-abi ben korkuyorum
+yaww ne adamsın oyun bu oglum geliyorum ben sen oyna...
-bu ne anasını s*k*y*m!**
+ne oldu gectin mi bölümü?
-ben bir su iceyim geliyorum!
+tamam!
-oyun sarmadı be abi zaten kasıyordu sildim!
+???
ışıklar kapalı aynı zamanda kulaklıkla oynamak için harbiden çok büyük bir göte sahip olmayı gerektiren oyun. oyun moyun değil aslında büzük test makinası.
"z odasindan basla. a odasına girmek için b den geçmelisin ama b nin kapısı bozuk. o yüzden c odasındaki delikten girip d odasına çık ve f odasında defalarca öldükten sonra kapıyı bul ve a ya gir. tam bitti kurtuldum sanarken seviyeye ilk basladığın yerdeki asansörü çalıstır. sonra seviyenin sona kadar bi daha yürü." mantığıyla tasarlanan bölümlerle bıktıran, kusturan oyundur.
ha ışık-gölge olayları, zombileri yumruk atarak patlatmak(ciddi anlamda)güzeldir, o ayrı.
ama bölümlerdeki tekdüzelik o kadar bıktıryor bi bir süre sonra kart bulup PDA toplamaktan sıkılıyor insan. açıp biraz half-life 2 oynamak, rahatlamak istiyor.
her seferinde; "yeaa bu sefer baydı kesin oynamıyorum" diyerek kapatılan; ancak masaüstündeki enfes pentagramın cazibesine kapılarak "dur lan şurayı da geçiyim de bakarız" hissiyatıyla devam edilen oyun.
eğer kendisini illegal olarak indirip oynamayı amaçlayan kötü insanlar olsaydık, başında verdiği "invalid cd-key" hatasını ve id software'in online olarak yaptığı cd-key check'i baypass etmek için, hatayı aldığımızda "ctrl+ alt + ~ " kombinasyonunu kullanarak konsolu açar, oraya (tırnaklar hariç) "set game/site3" yazar, loading ekranından sonra escape tuşuna basar ve menüden "new game" ya da "load game" seçeneklerinden istediğimizi seçerdik.
atmosferi ile insanı saran; insanı yusuf yusuf moduna sokan mükemmel fps.
gerek sesler, gerek karanlık ortam, telsizden gelen çığlıklar, yaratık sesleri, şeytani gülmeler... daha ne diyeyim ki. yalnızken oynanması gereken bir oyun.
hikayesini azıcık özetlememe gerekirse:*
2145 yılında mars'a uac isminde bir araştırma grubu yollanır ve orda bir tesis inşa edilir. bu araştırma tesisinde mars'ta bulunan fe2o3 sayesinde mars'ı yaşanılır bir yer haline getirilmeye çalışılıyordu. çünkü dünyanın kaynakları tükenmek üzereydi. ama bir gün şeytani bir şeyler olur ve tesiste yaratıklar, zombiler kol gezmeye başlar.**
dandik bilgisayarımın anca kaldırması yüzünden 640x480 çözünürlükte minimum özelliklerde oynarken bile laptopu kucağımdan attırtacak tepkiler verdirten; o dandik kalitedeyken bile sürükleyiciliğinden bir şey kaybetmeyen oyun.
yanınızda klozet bulundurmadan oynamamanız gereken bir fps oyunu. ek paketi ile maceraya devam ediyorsunuz ve ilk oyunda elinizden kaçırdığınız o kanatlı şeytan ın peşinden koşuyorsunuz. oyunun kapalı mekanlarda geçmesi ayrı bir gerilim veriyor. her köşeyi didikleyerek ve fener ışığı ile ilerlemek zorundasınız çoğu kez, üzerinize bir yaratık atlamasıyla eliniz ayağınız dolanıyor ve fenerden silaha geçmek zorlaşıyor.. oyun içinde bolca kan, şiddet, gerilim, korku ve "siyah" var.. kim ne derse desin bu gerilimi yaşamadan ölmemelisiniz.
metal müzik severler içinse önerim, oyunu death veya cannibal corpse gruplarının şarkıları eşliğinde oynamaları..