imkansıza yakın olaydır. tuvaletteki son bakışa benzer ki o bakış dönmemek üzere atılır ve çekip gidilir. ne kadar uğraşan da yine dönersin yine gelirsin. işte burada dirayet ortaya çıkıyor. tuvalete geri dönmemek için yemek yememek gerek yemek yemezsen ölürsün. sonuç ölümü göze alan insan geri dönmez.
huzurun ta kendisi. benliğini, ruhunu başkasının elinden kurtarmak, onun oyuncağı olmaktan kurtulup, kişiliğini bulmak ve tüm sancıların bitmesi. ayakların yere sağlam basınca, kendi değerini anlamak ve kendine güvenini kazanmak en büyük artısıdır.
uygulaması çok zor fakat en asilce davranıştır. bu yoldan dönmek demek kendi kişiliğinizden ödün vermek demektir. zaten bu kararı verdiyseniz çok düşünülmüş olmalıdır. düşünülmeden verilen bu çekip gitmeler sizi kişilik yönünden bozguna uğratacaktır. saygınlığınızı bir daha kazanamamak üzere kaybedersiniz.
dönmemek üzere tek gidiş ölmektir. fütursuzca çekip gitmişsindir arkanda gidişinle uğunup kalan insanlar bırakarak, ama bu uğunuşlar sadece gidişin için değil bir daha dönmemek üzere gidişin içindir.
yerleşik kuralların bunaltıcı gölgesinden, sürekli konuşup konuşma hakkı tanımayan egoist toplumdan, futboldan tat almaya engel olan fanatiklerden uzaklaşıp doğanın orta yerinde, yemyeşil bir ormanda yepyeni bir hayat kurmak için kaçmak.
defalarca prova edilmiş gidiştir. çok kere gidip dönmüş, bir şekilde yenilmiş, boyun eğmişsinizdir. ama bir gün, o an geliverir. hiç yapamayacağınızı sandığınız o vakit gelmiş, gong vurmuştur.
büyük cesaret gerektirir.
aslında hiç kimse giderken tekrar dönmeyeceğini bilmez ama dönemezsem korkusu insanın içini kemirdiğinden çoğu çekip gitmeyi göze alamaz. oysa ki gittikten sonra o kararı verebilecek kadar kaçma isteği ile dolu olduktan sonra insan bir daha dönmez..