--spoiler--
çünkü böyle bir şeydi donmak. bitmeyen bir ölüm.ne noktalamak sürmekte olanı, ne hazırlanmak gelmekte olana; ne bir son hayata. ne bir başlangıç bir başka zamana... sadece ve sadece ,uzayıp giden bir akış, buradan uzağa... çünkü böyle bir şeydi donmak; yani akmak, yani akarken durmamak, yani duramamaya akmak. eşiksiz, merhalesiz, zahmetsiz.
ve böylesine akışkan olduğu için, insanın kanını çekerken canını incitmeyen tek ölümdü donmak. hayatın son bulmayacağına dair sıcacık bir avuntu yayardı buz kesmiş avuçlarından. üstelik kendi de inanırdı inandırdıklarına. aslını inkar, varlığına isyan eden tek ölümdü donmak. kısık sesiyle mırıl mırıl konuşurdu kurbanının kulağına. coşkuyla anlatırdı yalanlarla örülü hikayesini. sonra durup, aniden susar, hikayeyi yarıda kesip gitmeye yeltenirdi. kurban telaşla sarılırdı sıcacık avuntu yayan buz kesmiş avuçlara; gitmesine izin vermezdi. öldürürken kurbanının rızasını alan tek ölümdü donmak.
dondurucu soğukların yaşandığı memleketlerde karşılaşılabilecek bir haldir, donarak ölmenin ne feci bir olay olduğunu gösterir, düşündürür, dehşete düşürür. hareket ettiremediğiniz ellerinizden, ısındığı vakit sular akar. hummalı bir "kan akışını hızlandırma" işine girişirsiniz. dizkapaklarınızı kontrol eder, vücudunuzu hareket ettirmeyi denersiniz.
en basit ifadeyle bir şey yapma ihtiyacı hissetmek fakat hareket edememektir. üşümezsiniz. çünkü bir şey hissetmezsiniz.