günümüzde hala var mı bilemiyorum ancak, 90'larda ve 2000'lerin başlarında bol miktarda bulunan hocadır.
dönem ödevi verir sonbaharda ve taaaa nisanda teslim edilecektir, ödevin elle yazılmasını ister, bilgisayar çıktısı istemez, güya aklında internetten ödev kopyalanmasını engelleyeceğini sanır, ey ulu öğretmen, çocuk kafasına koyduysa okuyarak yazmaz mı? bir de illa ki, yazı kötüyse not kırar, bok var sanki.
sözlükte hala -türkçe öğretmenlerini değerlendirme dışı tutuyorum- "elle yazılacak" diye dayatan öğretmen varsa, onlara sesleniyorum, "çocukları zorlamayın uleyn, ne güzel yazsınlar inci gibi, siz de adam gibi okuyun işte"
sağlıcakla kalın canlarım.
ilginçtir ama böyle hocalar üniversitede bile bulunur a dostlar. Bir dönem vize sınavı, take home olarak teslim edilecekti ve hoca bilgisayar çıktısı istemediğini söylemişti. ayrıca bu hoca lse'de eğitim görmüş bir insan evladıydı.
Simgesi "Öğr" olan, atom numarası 100020 olan, kütle numarası 78.45 olan, periyodik cetvelin dışına itilmiş 1c grubunda bulunan bir tür element. Ki element demeye bin şahit lazımdır. Kripton gibi karınağrısı bir şeydir.
el yazısından öğrencinin kişiliği hakkında tespitte bulunacağını zanneden adli tıp uzmanı kılıklı kriminal araştırma departmanı müdürü ruhlu
şizofren insanlar.
tokat atmaktan sıkılan öğretmenin garip işkence yöntemlerinden biri.
-ulan hayatımızı kararttınız lan sırf bu yüzden kaç çocuk öğretmen olmaktan vazgeçti biliyormusunuz!
bilgisayar'a benzeyen tek alet olan commodore64-amiga ile büyüyen neslin,
hiç bir zaman duyamadığı öğretmen emridir.
hala var mı bilinmez ama, divid uçlu kalemlerle, mürekkep şişesine batırıp çıkarılarak
yazılan, veya sürekli içine mürekkep çekilen pahalı dolma kalemler vasıtasıyla emek sarfedilen,
yazarken masada onlarca beyaz kağıt, bir o kadar ansiklopedi,
yarım kalmış bir bardak nescafe ile her defasında geçmiş yüzyıllarda yaşayan
tarihçi yada keşif yapmaya çalışan bir kaşifmişiz havası veren,
hakikaten haftalar sürebilen araştırmalar'ın kağıda dökülmesi
eylemiyle son bulan ulu öğretmen'in isteğinin karşılanması hadisesi idi.
zevke göre ödevin kapağı harfli cetvellerin içi doldurulmak sureti ile yapılır,
kenar süsleri, hattat sanatı, osmanlı mimarisi'nin gün yüzü görmemiş
ender çizgileri ile donatılırdı.
güzeldi lan.
matematik öğretmeni olabilir. hatta "hocam el yazısıyla mı olcak" diyen öğrenciye hain hain gülüp "istersen bilgisayarda yazabilirsin evladım sıkıyorsa" diyebilir. zira, başka dersler bir yana, bilgisayarda matematikle ilgili bir döküman hazırlamaya kalkarsanız götünüz çıkar, 1 saatte 1 sayfa anca yazarsınız word'de denklem düzenleyicisiyle. matematik programlarından birini iyi derecede kullanabiliyorsanız o ayrı tabi...
