kızgın kumlardan serin sulara köprüler attım en kırmızısından senin için. külahda yayılan nice soğuk lezzetleri içine çeken o eşsiz dilin ve beni gördüğünde hani o göz kırpışındaki refleksle gelen o güzel uzun kirpiklerin...kırpışındaki seken okları atıyorsun dudaklarındaki tatlarla birleştirip bana. vuruldum ey güzel böğürtlenim! kakaolu, vanilyalı, fıstıklı, süt tadıyla ben.
sıcağın buğusundan kaçarken, soğuk dudak ikliminde kaybolduğum afilli dilber: söyle bana; sen, bu darbeleri o kaygan külaha ve üstündeki şahesere tek tek, kıvrım kıvrım vururken; sahi şimdi ben nerdeyim? galiba birkaç adım senden ötedeyim. göz atma menzilinde ve sıcaktan bak erimekteyim...
off çok sıcak oldu yhaa!
japonya'da göz kırpmak bir anlam ifade etmiyormuş. japon bir kız dondurma yalarken göz kırparsa başka bir kızın anlatmak istediği gibi anlamayın. pek iyi birşey olmaz. kung fu felan bileni vardır alimallah.