daha ne yazdığını bile okumadan verilen bir bkz cümlesi. ota boka verilmesinde bir sakınca yok sanırım. bu kadar rahat kullanıldığına göre. keşke amacına uygun kullanılsa ne kadar anlamlı bir söz şeysiymiş öyle ki... zaten sözlükte herkes mükemmel yazar... bi bakıyorsun adamın biri sayfa doldurmuş (doğru yada yanlış) kendince bişeyler yazmış-açıklamış, bizim yazar bozmaları bi geliyor, daha okumadan çakıyor "don t feed the troll"!!
aman da aman... büyümüş de neler yazarmış öyle... yesinler yesinler... bu güne kadar (bi katakulliye gitmediysem ve yamulmuyorsam eğer) bana hiç yazılmadı bu öbek. sinirim yok yani... ne bileyim, adam daha fikri algılamadan direk yazıyor ya...
sidik yarıştıran gerizekalılardan sıkılan mantıklı yazarlarca benimsenmesini arzu ettiğim davranış...şişirip şişirip durmayın şu koduumun başlıklarını, bırak sıçtığı boku bi kendisi görsün götveren sen niye gidip boku karıştırıyosun.
entryimi yeniden hatırlamam ve hatırlatmam gerektiğini hissettirmiştir bu gece bende.
bu "troll"ler sayesinde kaydadeğer görüşler ve girdiler arada kaybolup gidiyor.
çevirisi yazarlarca verilmiş, tanımı da yapılmış, fakat uygulaması yarım kalmış düsturdur.
yakın tarihte dahil olduğum sözlükte ilk dikkatimi çekendi adına sol frame dediğimiz alanda daimi surette güncellenen abuk başlıklar.
zaman geçirdikçe birçok yazarda olduğu gibi bende de yeni bir yetenek oluştu: başlıktan yazar tahmin etmek.
daha kötüsü: bu tahmini tutturmak.
fransıza takmış sıfatı troll yazıcılar*, eli uçkuruna yapışmış yazıcılar, din ve dindar düşmanı yazıcılar, bunun tam aksi yönünde duran fakat yine din ve dindar düşmanı olmaktan kurtulamayan yazıcılar, adına siyaset koydukları kıç donlarını kırmızı başlık yapmış yazıcılar, ensest saçmalıklara abanan yazıcılar, ilkokul geyiğine sarmış yazıcılar... ve nicesi.
ve tüm bunları bilerek ya da sadece öfkesinden kendini tutamayarak "feed" eden yazarlar.
sonrasında sözlüğün hal-i pür melalinden şikayetçi olan yazarların haklı isyanı..
isyanın moderasyonca bastırılışı **
netice: henüz tanışma fırsatı bulamadığım, ancak nick altı entrylerinden ve profillerinden ulaştığım yazılarından değerli olduğunu gördüğüm yazarların çaylak olması.
neden?
çünkü formata karşı durdular.
sonuç?
yaşasın trollizm.
adına troll koyduğumuz yazıcıların döküntülerinden daha kötü durumda olacağını sanmıyorum çaylak edilen yazarların çaylak edilme sebebi olan fekat moderasyonun ışık hızından ötürü göremediğimiz girdilerinin.
"djsıjgtfglöbmtlhn" gibi bir entry, "bacak kıllarıyla yelek ören türk kızı" ve bunun gibi nice bağırsak fazlalığından evladır diyerek yazımı neticelendiriyorum.
1. bilinçsizce beslemek: bazı (yeni) yazarlar sözlükle pek haşrolmadığı için bu amcaların amaçlarını kavrayamazlar. olta olarak belirlenen başlığa atlarlar "hayır öyle değil böyle!" diye. farkında olmadan prim verirler troll'e. ama zamanla öğrenecek herkeşler, merak etmeyelim.. kimse anasının karnında öğrenmedi sözlük formatını, geyiğini, trolleri, ayarları vesaire... bu da eğitici/öğretici bir başlık işte, ne güzel. *
2. bilinçli olarak beslemek: yoldaşları, yandaşları ve alt kümesini oluşturan kankişleri tarafından ateşli bir karşı çıkış yapılır başlığı açan troll'e genelde. amaç adam ve ilgi çekmektir başlığa.. konuyu uzatmak, sarkıtabildiği kadar sarkıtmak, sözlük gündemini olabildiğince çok fazla meşgul etmektir. tabii bu tezgahtan habersiz şekerler de sazanlama atlarlar, gudik gudik yorumlar yaparlar altına. bilinçli beslemenin de sonucu da sözlük geyiklerine uzak kişilerden dolayı yine bilinçsiz besleyenlere çıkıyor.
burdan uyaralım arkadaşları: eğer birisi çıkıp "allah ikidir" şeklinde başlık açmışsa yahut "suyun -59 derecede kaynaması" diyorsa aksini savunmak kimseye bir şey kazandırmaz. belki ayar çekersin biraz egonu tatmin edersin, artı oy, karma vesaire. onun dışında "he he heyt! hayır lan 100 derecede kaynar!" demek yersizdir. o kişinin troll olduğunu afişe etmek de bir boka yaramaz. troll olduğunun bilincindeysen bu adamın, ne yapman gerekeceğini de biliyorsundur. sözlük hakkında yeterli lojistiğin vardır, o zaman bırak söyleme troll olduğunu. uzaktan sev, uzaktan bil troll olduğunu. özetle; don t feed the troll ki amcam da vazgeçsin bu boş beleş işlerden. saygılar & sevgiler. *
internet ortamlarında ne zaman bi troll ortaya atlar, millet de bu trollü kötüler eder falan, trollün yapmak istediği şeye ortak olurlar. o yüzden troll kavramıyla birlikte dont feed the troll doğmuştur.
kısaca "saçmalarsa saçmalasın sen tepki gösterme ki yaptıgı eylemden sıkılsın, bıraksın"dır.
arkadas her zaman soyluyoruz troll olacaksan bile aktifi makbul, atomun bile aktifi hatta gayligin bile aktifi makbul yahu. sen simdi cik kufur et ne oldu, kufur pasif birsey aksiyon yok, beyin calistirmak yok, birsey yok. zaten kliselesmis bildigimiz kufurlerin oznesini, nesnesini degistirerek yaziyorsunuz olmaz. ben isterim ki yaratici bir trollumuz olsun, insanlari cevap vermeye zorlasin, biz de karsi tez cikaralim trolluk muessesini yasatalim. hep dedigim gibi patateslerin bile eski tadi kalmadi, nerede o pure yapmak ugruna catali donduren patatesler, nerede gunumuz patatesleri. kaynatinca kenarinda siyah cizgi cikiyor pirt diye eziliyor, sonra sen adamlardan kaliteli trolluk bekle; eh iste .
