ukrayna'da evrim geçirmiş olmasından korkulan hastalık.
eee seksi ukrayna kızlarını görünce virüs şaşırdı tabi.
zaten bu virüsün mutasyona uğrayacağı 2 memleket var, biri ukrayna, biri türkiye.
ukrayna'daki gerçekleşti, türkiye'nin hali ruhuyesini daha görmedi bu virüs, bizim memlekette o kadar çok mikrop var ki, "aman aman bu memlekette hastalık mastalık yayılmaz, bana ihtiyaç yok ki, insanlar birbirlerini zten hasta ediyorlar..." diye isyan edecek yakında...
Aşısı kendisinden çok konuşulan hastalık. bu arada ukrayna'nın olayı farklıymış. tamam orada da domuz gribi var ama ölümlerin sebebinin sars virüsü olduğu söyleniyor.
asıl allah bizi sarstan korusun. domuz gribinde iyileşenler var ama sars tuttu mu bırakmıyor. allah herkesi çaresi olmayan hastalıklardan korusun.
büyük ihtimalle yarın öğlen vakitlerinde toplam 23 kişinin öleceği hastalık. 11-15-19 şeklinde gidiyor netekim.
yıl sonuna kadar 56 gün olduğuna göre 224 kişi daha ölür en fazla. domuz gribi denen aptalötesi hastalığın 2009 bilançosu da şu olur: 19+224= 243 ölü. 157 tane de hastanede tedavisi süren hasta olur.
o değil de yarın harbiden 23 olursa teorim geçerlilik kazanacak. hadi lan!
sayısız komplo teorisine neden olan griptir. ülkemizin sağlık politikasının da ne kadar sallantıda olduğunu yüzümüze tokat gibi vurduğundan ötürü de bu gribi kutlamak gerekir.
şimdi fikirler basitçe iki noktada yoğunlaşıyor. bir kısım diyor ki uydurma bi hastalık, aşı satmak için yapıyorlar. diğer kesim de bu çok ciddi bi hastalık, aman her yerimizi hidrojen peroksitle temizleyelim. götümüze başımıza karanfil sokalım telaşındalar. benimse dikkatimi çeken başka bir durum var. bugün pollyannalık yapmak istiyorum.
felaketler, hastalıklar, kötü olaylar her zaman iyi bir şeyler de getiriyor beraberinde. bu insanı pollyannalığa sevk eden bir ayrıntı. şimdi bu salgının da hayatımıza getirdiği iyi bir sonuç var elbet. millet eve gelince elini yıkamayı öğrendi lan. ilkokuldan beri "yemeklerden önce ellerinizi yıkayın", "yemeklerden sonra ellerinizi yıkayın", "oyundan dönünce ellerinizi yıkayın.", "okuldan dönünce ellerinizi yıkayın.", "ellerinizi yıkayın" temalı kaç tane posterle, okuma parçasıyla, müdür nutkuyla, öğretmen tavsiyesiyle, prime time reklamlarıyla, şunuyla bunuyla karşılaştınız bir hatırlayın. bunlara ne kadar emek sarf edilmiş, ne kadara malolmuş filan bunları bi düşünün. buna rağmen evet, birçoklarında el yıkama alışkanlığı yoktu. şimdi ne oldu? bir domuz gribi her şeyi çözdü muaoyum.
reklam aralarında yayınlanann, el yıkamaya teşvik edici tanıtım filminin fon müziği x-files'ı anımsatmakta ve tırstırmaktadır. zaten iyice paranoyaklaştırıldığımızdan, bu da üstüne tuz biber olmaktadır. insanın kapıyı pencereyi sıkı sıkıp örtüp, perdeleri çekip, battaniyenin altına saklanası gelmektedir.
türk milletini aşısı mı yoksa hastalığın kendisi mı daha tehlikeli şeklinde ikiye bölmüş, Bir çok insanı burnu akmaya başlayınca doktora gitmeye iten hastalık.
ülkemizde hergün trafik kazasından ortalama 10 kişi ölürken haber olmazken bir aydır ülkemizde 21 kişinin ölmesiyle olay çıkmasına neden olan hastalık...
United States'e geleli yaklasik iki hafta olmus iken gecirdigim hastalik. Host kardesimden kapmistim mereti. Fakat ne doktora gittim ne de her hangi bir ilac kullandim. Sadece dinlendim, yediklerime dikkat ettim. Baslarda normal bir grip hissi veriyor fakat halsizlik, hafif ates, yogun bas agrisi ve siddetli bir oksuruk de beraberinde geliyor. Bu oksuruk oyle bir oksurukki, hastaligi atlatmama ragmen hemen hemen iki hafta boyunca cigerlerimi deliyormuscasina bir his vermisti.
gün itibariyle 27 kişiyi öldüren hastalık. 'haydi koyunlar aşıya' demekten başka çarem yok. pazartesi günkü tahmini ölü sayısı da yazayım da tam olsun: 31.
'pürelleri pahalı fiyattan alıp kazıklandık ama doymadık.' mı diyorsunuz? işte size fırsat. etkeni hassiktir1nordan1olan bu hastalığın aşısı bedava. yanlış okumadın, bedava diyorum. daha ne diyeyim sana ben?
h1n1 virüsüdür kendileri. *
sanıyorum yurt dışında kaptım bu illeti. bir haftadır gribim ama ne bir ateş ne de başka bir belirti. sadece bildiğin sümük. aslında bildiğin de değil. bi farklı be bu sümük. daha bir koyu sanki, daha bir yapışkan, balgam kıvamında. * elin gavurunun gribi bile farklı be anasını satayım.
az önce dermatolojiye gittim bugün girmediğim sınava rapor almak için. doktor ne dese beğenirsin, "dışarıdan gelenlerin %99 u domuz gribi". (bkz: küsüratlı sayı verince inandırıcı olmak) "ama bazıları hafif atlatıyor, sen de onlardan birisin". vay anasını doktorlarımız da artık kendi uzmanlık alanları dışında ihtisas yapar oldu, sadece doktorlarımız mı? emine teyzenin bile yorumu var domuz gribine.
şimdi şunu düşünüyorum, bir şeyleri öğrenebilmek için illa bir illet mi gelmesi gerek başımıza. mesela production management virüsü çıksa ya da business management virüsü, salgın olsa sonra. ohh.
son zamanların ağızdan düşmeyen olayı, en pis insan da bile hijyen merakı uyandıran griptir. otobüs, metro gibi yerlerde bazı insanların maske takmasına ve o ınsanlara hastalıklı gozle bakılmasını saglayan grıp.
balık hafızalı olmayan az sayıda türk vatandaşımız hatırlayacak ki bu hastalık yaklaşık bir ay önce 'salgın riski yok şimdilik ehu, ehu. önlem aldık.' şeklinde belirtilmişti. şimdi ise süperötesi dürüst medyamız sayesinde hastalığın bir ay içinde salgına dönüştüğünü görüyoruz. arkaya da bir fon müziği en korkutucusundan.. lan! korkmaktan vücudumdaki bütün kıllar döküldü, yolda karşılaştığım arkadaşım 'noldu lan sana hüsamettin, lösemi mi oldun a.k.! diye telaşa kapıldı.
demem o ki, bu hastalığa inanıp orasından aşıyı vurduracak olanlara ağzımla gülmüyorum. konuşma özürlüymüş gibi sesler çıkarmaya çalışan kızlardan daha aptal gözüküyorsunuz. sağolun..
şimdi, salgın denen şeyin hangi sürede oluştuğu hakkında ayar alabilirim, anlatmak istediğim başka.. tamam mı?
izmir'de kaza oldu 7 kişi öldü, 15 kişi yaralandı. ama domuz gribi daha tehlikeli di mi? iyi bakalım.. götüne sok o aşıyı.
tırıs tırıs tırstırandır. insanın elinde değil lan domuz aşağı domuz yukarı korkuyoruz işte.
bugün bir arkadaş böyle bitkin, halsiz üflesem yıkılacak gibiydi. sordum; dedim, nen var kuzum? gribim dedi. ürperdim böyle. tüklerim tiken tiken oldu. yusuf yusuf. sonra dedim domuz cinsinden mi yoksa? yok ya dedi. ateşim yok dedi. lan dedim ateşle bitiyor muymuş iş? canlı cenaze gibi olmuşsun dedim. git bir test yaptır dedim. yapmıyorlar ki dedi. nasıl dedim lan nasıl yapmazlar! oha lan dedim. korktum böyle. dedi ki, ishal oldum, kustum, başım döndü, gece de bir ara ateşim çıktı indi sonra dedi. saydı bunları böyle sakin sakin. lan dedim sen domuz gribi olmuşsun işte daha ne olsun lan dedim. git sen doktora dedim insanlık vazifemi yaptım uyardım kendisini. ama dedi, ateş olmayınca yapmıyorlar test dedi. önce ateşin var mı diye soruyorlar dedi. oha lan dedim insanlık ne halde. bir ateşe mi bakıyormuş iş dedim. içimden ama. o kadar doktor çıktı, her vakada belirtilerin hepsi görülmeyebilir dedi. e peki ya bu insan domuz gribiyse? o değil benim zavallı vücudumun bağışıklık sistemi de pek zayıftır üzerinize afiyet. ben tekrar tırstım. sonra dedim, hacı ben düşündüm de sen gelme bence okula dedim. neden dedi. iyiyim ben dedi. sen iyisindir de dedim, bana bulaştırırsan ben ölürsem o iş ne olacak dedim. güldü bu da. çok komiğine gitti sanırım. ama ben ciddiydim oysa ki. hala da tırsıyorum ve artık ona yaklaşamayacağım sevgili sözlük. o arkadaşım artık benim kafamda potansiyel domuz gripli olarak kalacak. potansiyellik hali de kalmamış ya neyse. ve ben ondan hep korkacağım. canlarım ciğerlerim ne olursunuz şüpheli vaka grubuna giriyorsanız gitmeyin okula neyim.. yatın evde. diğerlerini de riske atmayın gözünüzün yağını yiyem. kanıma ekmek ban ki gitmeyin bak. korkuyorum lan!
çevremdeki arkadaşlarım sırayla bir bir ateşler içinde yataklara düşmeye başladılar. ben aylar önce salgın başladığı zaman feci tırsma hissiyle beraber, aşırı derin bir araştırma yaptığım için tehşis koymakta zorlanmadım hiç birine zira o kadar yazı okudum ki yaşlı yaşlı profesörlerden, soğuk algınlığı ve normal griple (ki şu sıra mevsiminde değiliz) domuz gribini ayırt etmeyi iyi biliyorum.
ama herkes "domuz gribi değildir o" , "üşütmüştür" tarzı düşüncelerde. hani domuz gribi o kadar uzak görünüyor ki herkese. o kadar yakalanılması imkansız geliyor ki.
kuzenim yakalandı en son bu illete. ateşler içerisinde yatıyor, kuru kuru öksürüyor, kol bacak ağrılarından duramıyor, hala inanmıyor domuz gribi olduğuna. zorla götürttüm hastaneye, testi yaptırdık. pozitif!
işte bu sebeplerle türkiye'de yayılmasının önüne geçmemiz imkansızdır.
