umudunun olduğu herhangi bir hadisenin bir anda yıkılması ve arkasında diğer umutla bakılan hadiseleri de yıkmaya başlamasıdır.
hani derler ya, başına gelen bir olaydan sonra arkası çorap söküğü gibi gelir, neden elbise değilde çorapsa... herneyse konumuz bu değil.
bu hadise herhangi bir şey olabilir. yeni bir iş... umutla bakılan bir aşk... ailenin diğer fertlerine karşı umutla bakılan ve hayaller kurulan hayatları...
herhangi bir şey işte. bunlardan birisinin sekteye uğraması demek, sizin bir anda yıkılmanız ve üzülmeniz demek. o yıkıkla birlikte sizin tüm umutlarınız biter belki, diğerleri umut çekim gücünü yitirir ve birer birer onlarda yıkılmaya başlar.
hele birde ilk yıkılan sizi kökten etkileyecek bir hadiseyse.
çünkü artık diğerlerine umudunu fışkırtacak fıskiyeleri kurumuştur. onlara odaklanamaz. aklında ilk yıkılan umudu vardır daima. onu kovamaz bir türlü ordan. git başımdan benim diğerleriyle ilgilenmem lazım, hayatıma devam etmem lazım diyemez.
onların da yıkıldığını ya da yıkılacağını görmesi ve anlaması zaman alır. o zaman geçtiğinde de hepsinin yıkığını görür sadece.
o zaman bir güç gelirse ancak umutlarını toparlamaya başlayacaktır...
onu yakaladığı anda bu kez o fıskiyeler çalışmaya başlar. ve diğerleri de arka arka dikilmeye başlar.
çok derin duygular edebi bir yaklaşımla yazıya dökülmek istenirken cümlenin yanlış kurulmasıdır. şöyle ki;
domino genel oyun/aktivite/uğraşının genel adıdır. basitçe birbirine belirli bir mesafeyle dizilen taşların düşerken birbirine çarpa çarpa yıkılmasıyla oluşan görsel durumdur. yani yıkılan domino taşlarıdır. ''domino'' gibi yıkılan umutlar yerine ''domino taşları'' gibi yıkılan umutlar dense sanırım verilmek istenen edebi mesaja çok daha yakışmış olur.
kısaca; anlattığınız şey ve anlatım şekliniz mükemmel olsa da onu sunum şeklinde hata varsa bi sike yaramaz. üzgünüm.