bunun ilkokulda bir şarkısı da vardır ama yazarak kimliğimi açığa çıkarmayacağım.
ama kendimi durduramadığım kısmı:
kırmızı domatesleri dilimleyeceksiniz efendim
sonra bir dilim de beyaz peynir aman efendim ne güzel yenir
gibi bir şeydi.
lise yıllarımın vazgeçilmeziydi. evim okula yakın olduğu halde yemek için eve gitmek yerine aynı mesafedeki bakkala kadar gidip kendi ellerimle hazırladığım zihni açan, enerji veren şampiyonların yiyeceği sınıfına giren üçlü.
bakkala girip yarım ekmek, en kırmızı ve sertinden bahçe domatesi * ve bakkal amcanın daha önceden dilimlediği peynirlerden alıp ekmeğin arasına güzelce sıraladıktan sonra gazeteye sararak sonlandırdığım bu müthiş senfoninin bedeli günümüz koşullarına kıyaslayacak olursak 50 yeni kuruştu. tadı ise hiçbirşeye değişilmez.
artık büyüdük çalışıyoruz , lüks lokantalarda çeşitli yiyecekleri tadıyoruz ama bu üçlünün ağızda ve bünyede bıraktığı etkiyi hala unutabilmiş değilim. yapmasının zor olduğundan değil, ne değişti bilmiyorum ama asla aynı tadı alamıyorum. büyüdük ondan mı aceba...
zevkler ve renkler tartışılamıyor biliyorum ama peynir beyazdan ziyade kaşar olunca daha güzel oluyor.
reklama girmeyecekse kaşarın markası sütaş olsun, üstünde inek resimleri olsun vs...