cebinde ellilik, yüzlük, ikiyüzlük banknotlarla dolmuşa binildiğinde (o kadar zenginim ki.) yaşanan gerginlik. önce şoföre tedirginlikle uzatılır para. minibüsü durdurup "şu ellilik verenler bi insin" diyecek mi demeyecek mi diye gerilir insan. demeyince bi oh çekersin ama çok kısa bir süre, akabinde "bozuk para yok, biraz bekleyin." dediği anda ikinci defa başlar gerginlik. ta ki para üstü sağ salim eline ulaşana kadar. (aslında elli lira üstü ne ki, elimin kiri ama... maksat hakkını yedirmemek... eheehe) hele inilecek yere yaklaşıldı ve para üstü hala gelmediyse daha da artar bu gerginlik.
işte böyledir dolmuşta yaşanan bozuk para gerginliği. en iyisi yakınlardan bi büfeden su filan almak gibi sanki.
yalan söyleyemem. olay dolmuşta değil, minibüste geçer.
aynı anda minibüse binen biri erkek diğeri kız, yaşıt iki kişi, tesadüfen aynı yere gideceklerdir. erkek, kızı kesmektedir -bakmak anlamında-, kız ise hiç oralı değildir. erkek centilmenlik olsun diye, kıza minibüsteki tek boş koltuğu bırakır ve kız oraya oturur, erkek ise onun hemen yanında bulunur, cep telefonunu eline alır ve güya birileriyle mesajlaşıyor gibi yapar, sanki bir mesaj gelmiş de ona söyleniyormuş hissi vermeye çalışır. amacı kıza "vay be, ne popüler çocukmuş!" diye düşündürmektir. lakin sadece telefondaki kayıtlı resimlere bakıp, rastgele tuşlara basıyordur. arada kızı kesmeyi de unutmuyordur tabi...
ve böylece yol devam eder, artık oğlan kızdan başka hiçbir şey görmüyordur etrafında, kız ise oğlanı görmemiştir, görmüyordur. oğlan kıza bakar, bakar, bakar ve kendinden geçer, hayal alemine dalar, ne de güzel bir kız değil mi? karizma da yaptı hani kızın yanında, yok yok, kız da ondan elektrik aldı kesin.
işte o an gür bir ses, "birader, şu parayı uzatsana!" der ve parayı uzatır, oğlan duymaz, adam bir sefer daha tekrarlar, oğlan farkında değildir, adam sesini yükselterek söyler bu sefer, kız da olayın olduğu tarafa bakar, iki adam art arda durmuş, öndeki adam, kızımızın suratına "mal mal" bakıyordur, arkada ise pancar suratlı iri bir adam, önündekine bağırıyordur.
derken oğlan, "aa bak kız da beni kesiyor." diye düşünür, kız gülümsemeye başlar, oğlan " aramızda bir elektrik var, evet evet öyle..." diye düşünür...
kız iyice kopmuştur artık. oğlan ise sırtına sertçe bastıran bir eli hissetmeye başlamıştır, arkasına döner, "noluyor lan!" demesi ile susması bir olur, arkasındaki zebani gibi adamı görünce...
sonuçta, kısa zamanda elde ettiği "karizması" yerle bir olmuştur çocuğun. yazıktır.
misal sabahtır bozuğun yoktur, okula/ işe gideceksindir. şöföre 20 lira verir bir kişi dersiniz. bir paraya bir de size bakar. bozuk yok muydu ablaaa der, hayıflanır. aynadan ara ara da size bakar. amacı psikolojik olarak çökertmektir. başarılı olur da, bozuk paranızın olmadığına içten içe lanet eder, bir an önce iniceğiniz durağın gelmesini beklersiniz..
bir de bunun tam tersi durum vardır ki:
5-10 kuruşlarla doludur cüzdanınız, dolmuş parasını oradan verirsiniz. bizim şöförün hayıflanması yine mümkündür. bu ne abla yaa daha bozuk var mıydı der.
böyle yapanları, durduk yere insanı sinire sokan bünyeleri, sopayla dövmek vacip olsa gerek!
misal beşiktaş-sarıyer hattında 20 tl verdiniz diyelim. şöför zaten homurdana homurdana alır parayı. sonra "bilader bozuk yok ileride veririm para üstünü" der. o zaman gerilmeye başlarsınız. trafikte ilerlerken arada "20 lira üstü vardı" falan dersiniz. eğer şöförden "ben yolladım o 20 lira üstünü" cevabını alırsanız sıçtınız. bazen de ben 20 lira almadım hinliği yaparlar. orada şöförü çarpmaya çalışan hırsız muamelesi görürsünüz ki iğrenç bir durumdur.