içinde huzurla uyuduğumuz, seviştiğimiz, kutsal ve özel anları paylaştığımız, soframızı kurup güzel sonbetler ettiğimiz, anılarımızla dolup taşan sıcacık yuvamızı, gece gündüz yağmur çamur demeden nasırlı elleriyle inşa eden o adamla yan yana oturmaktan gurur duyar, kendisine teşekkürü borç bilirim.
inilecek durağa kadar bol bol emek kokusu çekmektir. çünkü o insanın üzerindeki terin, çimentonun, kumun kokusu emeğin, ekmek parasının, gelecek kaygısının kokusudur. hayatın gerçek kokularından biride budur!
Başını sokup rahat rahat bu yazıları yazabildiğin, ayağını uzatıp güzel güzel televizyon izlediğin evinin, odanın emekçisidir. Onun için kötü olansa insan görünen ama düşündükleriyle olmadığını kanıtlayan biriyle aynı dolmuşa binip evine gitmesidir.
neden böyle bişey için başlık açılmasını dahi anlayamadığım kavram. inşaat işçisi insan değil mi? yanına holding patronu otursa kalkıp oryantal mi yapıcaksın yaranmak için. ne bu burnu büyüklük. adam ekmeğini kazanıyo aslanlar gibi. napsaydı inşaat işçisi olmamak için hırsızlık mı yapsaydı.
insanın ne iş yaptığı önemli değil, alın teriyle para kazanıyorsa eyvallah. Ama gerçekten ter kokusu iğrenç bir şey. Hele bir de dolmuşta yanına oturdularsa yandın o yolcuğun sonu evde kusmak maalesef.