uzun boyluların her dolmuşa bindiğinde başına gelebilme ihtimali yüksek bir olaydır. insanı rezil eder özellikle dolmuşta güzel alımlı sarışın bir kız varsa.
Oyunculuk yeteneği gerektiren bir durumdur. Şöyle bir yoklarsınız kimseyle göz göze gelinmediyse hiçbir şey olmamış gibi bir köşeye geçip karizma korunabilir. Ama yok birileri bıyık altından gülüyorsa hafif utangaç bir gülümsemeyle toparlanabilir durum. Kafanın acısına yol boyu küfredilir tabii.
dolmuşa binerken kapının girişine kafayı geçirmekle karakterize harekettir. o anda içinizden dünyanın en ağır küfrünü eder bir yandan da acıyan kafanızın halinze yanarsınız.
panik yapılmamalıdır. bilhassa gülünmesi önerilir böylece dolmuştakilere bunlar hayatın tuzu biberi, küçük şeylerden mutlu olabiliyorum imajı çizilir. aksi takdirde kişilerin size gülmesi daha çirkef bir hal alır.***
o kadar da uzun olmamama rağmen minibüse girerken başıma gelen hadise.her on binişimin yedisi hadi bilemedin altısında mutlaka binerken içeridekilere ben geldim hu hu dercesine kapının tepesine kafamı vururum.
inerken hani yine neyse zaten ortamdan ayrılıyosunuz ama binerken kafayı çarpmak çok fecidir tahminimce. inerken çarptım kafayı bi kaç kez de binerken başıma gelmedi çok şükür. zaten öyle bişey olsa binmem o dolmuşa lan.
not: bi de kafayı çarpınca ah diye efekt verirseniz dolmuştaki bi kaç kişi yarılabilir daha beter utanırsınız aman ha çenenize hakim olun içinize gömün acınızı.
ford transit minübüslerin içeriden de çok sağlam olabildiğinin anlaşılmasını sağlar hadise.
daha ziyade bu kafayı vurmak eylemi dolmuşa binerken ve inerken kapının üzerinde kaydığı kızağın yukarıda kalan kısmına alını küt diye geçirmek sayesinde gerçekleşir.
can yakar.
az sonra dolmuş durağına doğru yola çıkıcağım, kısmet!
gözgöze geldiğin kişilerin bıyık altı gülmesine mi yanarsın,yoksa başına aldığın darbenin acısına mı,salaklığına mı..
hiçbirşey olmamış gibi parayı uzatır yola devam edersin.
dolmuştan inerken de başınıza gelebilicek durumdur. hem sizi hemde dolmuştakileri gülümsetir fakat sizin gülümsemenizin büyük bir kısmı olayı en rahat şekilde nasıl toparlarımın cevabıdır. zira o acıyla gülmek hiç keyifli değildir.
kişi hayata 5-0 yenik başlamıştır bir kere. daha noluyo demeden gelen çıtonk sesiyle irkilir bütün dolmuş ahalisi. gerek para üstü bekleyeni, gerek ineceği durak yaklaştığından stresle dolmuş o cılız sesiyle "müsağğyit bi yirde" demeye tırsan öğrencisi, gerekse dolmuş şoförü abimiz hep birden bakınca insana, rezilliğin boyutu yavaş yavaş gözler önüne serilmeye başlanır. o bakış var ya o bakış! adamın ağzına sıçar! hele o grup halindeki liseli gülüşmeleri!!! lannn!!!
karması -200 ile başlamış yazar misali, kısa dolmuş macerasına atılmış kahramanımız çaresizdir. kafanın tavan döşemesinde oluşturduğu çıkıntıya baktıkça buruklaşır yüreği. koca oyuk hacı, kolay mı? boşalan yere oturduğunda yanındaki yer değiştirmek ister. bütün yerler boşken o oturuyorsa herkes birden ayağa kalkar. sessiz bir protresto almış başını gider dolmuşta. kimse ona "şunu uzatabilir misin?" diye bile sormaz. para üstleri geri gelirken onun oturduğu yerden sekip bir anda yön değiştirir ne hikmetse! ayakta duran teyzeye yer verir, "ananı bakışı" ile karşılaşır teyze oturmaz. kahramanımız ücreti uzatmaya bile utanır. uzatacak adam bulamaz ki zaten. hangi kapıyı çalsa, karşısına o buruk kafa acısı çıkar... vay arkadaş!
yok lan yok inanmayın!
ulan amma da dramatize ettim ha!
ben çok vurdum, bir şey olmadı. valla bak! hatta birinde kafam tavandan dışarı çıktıydı... * hatta bir seferinde gittim şoförün yanında motorun üstüne oturdum. çok etkili oluyo o zaman! kimse bişey diyemedi!