türlü karakterleri mevcut organizmaların genel tutumudur.
durakta bekliyorsunuzdur. hatta kaldırım üzerinde. uzaktan bir dolmuş ışıklarını yaka yaka sizi karşılamaya geliyor.
yaklastıkça göz göze geliyorsunuz.
gözlerinizin içine hiç ayırmadan bakıyor ''binecek misin'' diye.
''hayır'' der gibi gözlerinizi kaçırıyorsunuz baska dolmus beklermıs gıbı kafanızı yukarı kaldırıyorsunuz falan fakat pes etmiyor.
gözleriyle verdiği sinyal yetmez gibi düdüğüyle de ''binecek misin'' diyor. kavga etmek mi istiyorsun. vazgeç.
'' ne çalıyorsun be ''gibisinden işaret yaptın mı yandın demektir. kocaman ellerini yüzüne gerer ardından okkalı bir küfür. *
yeri geldiginde yolcuyu dusunecek kadar da muskulpesenttir bu yigit amcalarimiz. zira ozellikle sinav zamanlarinda hele ki okula dogru en yakin duraklara yaklasildiginda, "biraz sıkı$ın gencler, bakin arkadaslariniz binemiyorlar sinavlarina derslerine gec kalacaklar onlari da düsünmemiz lazim" tarzi sozleri duymak sasirtici gelmemektedir.
(bkz: tamam tamam yedik)
(bkz: baraj yolu balcali)
kendisi yoldaki yürüyen her iki ayaklı cismi potansiyel müşteri olarak görür,korna çalar akabinde.o nasıl bir odaklanmadır.bi de ücretini uzatamayan var mı diye aynadan bir imalı,manidar bakışı vardır ki..
dolmuş şöförlerine ilk öğüretilen şey ; bir dolmuş asla tamamen dolmamıştır, hep bir kaç kişilik daha yer vardır olduğundan, o dolmuş asla dolmaz şöferin gözünde.bu yüzden balık istifi yapılır yolculuklr.
özellikle bursa dolmuşçularında görülen özellik. eski türk filmlerindeki sapıklar gibi arabayı yürüdüğünüz kaldırıma kaydırıp arkanızdan durmadan korna öttürürler. en sonunda küfürü yiyip, birde üstüne küfür edip çekip giderler.
dolmuşçunun açgözlülüğüdür.. ortaya çıkan durum tamamen rezalet olarak adlandırılabilir.. tüm suçu dolmuşçuya atmak da yanlış tabi; yolcular bilinçli olsa zaten bu adam sıkıştıracak yolcu bulamaz.. aynı durumda dışarıda olan bizler binebilmek için milleti eziyorsak, suçu sadece dolmuş şöförüne atmak adaletsizlikten başka birşey değildir..
'beyler biraz daha ilerleyelim, arkada boş yer var, abi sen ablayı kucağına al, oraya üç kişi daha sığar...' şeklinde hayvana bağlamalarına sebep olan, bitmeyen ısrarlarıdır.
yolcuların birbiriyle akraba olacak şekilde yakınlaşması ile bir son verilen ısrardır. maksat birkaç lira daha fazla kazanmaktır. ayrıca yolcular bundan çok fazla şikayet ederler fakat dolmuşun dolu olduğunu bile bile binenler yine kendileridir.
olur olmadık yerlerde 45 dakika bekler, beklemekten sıkılıp inmek isteyenlere paralarını geri vermezler, yolda yürürken durdurmadığın halde yanında durup korna çalarak zorla bindirmeye çalışırlar...
Ulan kaldırımdaki herif elini burnunu karıştırmak için bile olsa burnuna götürse, yani kaldırma eyleminde bulunsa elini, müşteri sanıp kişinin burnuyla hassas dakikalarını mahfeden bir kornayla biten olayın baş kahramanı şofördür.
bu ısrar tabi ki para kaynaklıdır. ama zamanı geldiğinde ileride bir yerlerde polisin çevirme yaptığını öğrendiğinde sana önceden yalvaran gözle bakan "abi biraz sıkışır mısın?" diyen adam, "s.knde" bile olmadan yola devam eder. hatta bazen yeri gelir olayı o kadar abartır ki ; "ineceği yerden bir durak önce inebilecek olan var mı? " diye soru bile sorar. *
--spoiler--
dolmuştaki insanları çoğaltarak, pazarlamak; farklı farklı şekillerde kullanmaktır amacı. bir nevi üretim çiftliği oluşturur kendine.*
--spoiler-- *
