Yolcu:
- Mükemmel bir yerde inebilir miyim? (yolcunun kafası karşık sanırım,
kendisi de dolmuştakilerle güler söylediine)
Şöför kadını indirirken:
- Buyrun size layık değil ama!
-------------
Yolcu musait bi yerde inmek ister ama dili surcer;
- Musait bi yerde iner misiniz?
Şöför :
- Niye sen mi kullancan
Bir gün arkadasla öyle sersem sersem yürüyoruz. Bir anda yanimizdan son
sürat
bir münibüs geçti. Biz 'Freni patladi' filan demeye kalmadan,minibüs kafadan
elektrik diregine bindirdi.
Hemen kostuk, yardim edelim diye.
Minibüse ulastigimizda manzara suydu. Yolcularin kiminin
kasi açilmis, kiminin dudagi patlamis...
Dagilmis vaziyetteler yani. Ama bir tuhaflik var. Çünkü o hallerine ragmen,
gözlerinden yaslar gelecek sekilde gülüyorlar.
Biz ne yapacagimizi sasirdik. 'Ne oldu?' diye sorduk.
Bir iki tanesi, güçlükle 'So-för, so-för...' diyebiliyor ama yine gülmeye
basliyorlar.
Bu sarsici manzaranin aslini ögrenebilmek için 2-3 dakika geçmesi gerekti.
Meger soför, tükürürken minibüsten düsmüs. Hani, bizim
soförlere özgü, giderken kapiyi açip disari tükürme hareketi vardir ya.
Baba, dengeyi tutturamamis, tükürükle beraber, gümbürt asagi
düsmüs.
Minibüs
de kontrolden çikip direge bindirmis
ramazan vaktidir. iftara sadece dakikalar kalmıştır artık. duraktaki yolcular dolmuşa binmiş dolmuşun kalkmasını beklemektedir. dolmuşa en son elinde telsiziyle simsar biner. bu adamı tanıyorum biraz. önceki hareketlerinden dengesiz birisi olduğunu anlamıştım.. herneyse. şoföre aynen şunu der, "abi yolcunun amına koyduk gidelim!!"
***
yolcuların tamamı dolmuştan simsarı indirip açlığın vermiş olduğu sinirle adamın amına koyarlar! *
Rumeli-Hisarüstü otobüsüyle taksim'e dogru gidiyoruz. Adamın biri
Besiktas dolaylarında gayet aceleci bir tavirla
- Kaptan orta kapıyı rica edebilir miyim??
Bizim soför olaya hakim:
- Tabi abi ayıp ettin. al götür. senden kıymetli mi?
-----------
Ankarada otobüslerin kartlı değil biletli olduğu bir dönem. Good fellas
ve ben sabaha kadar üniversitede gireceğimiz ilk sınava çalışmışız. Otobüse
bir adam biner ... Utangaç, sıkılgan bir tavırla şöföre;
- Afedersiniz şöför bey biletim yok, acaba ineceğim duraktan alabilir miyim?
Bir gün arkadaşımla evimin yakınındaki bir duraktan
minibüse bindik. Minibüsünün camında kocaman
puntolarla şoförün cep numarası yazıyordu, fazla
umursamadık ama göze batıyordu; beni ara, diye
bağırıyordu resmen. ineceğim yere yaklaşınca şoförün
numarasını cevirdim, "Müsait bir yerde bırakır misin
abi?" dedim. Adam afalladı, asıldı frene.
Minibüs yarıldı gülmekten.
------------
Ankara'da, cok sıcak bir gunde, dolmuştaki bir kokona yelpazesiyle
- "Şöfeer bey klimayı acar mısınız cok sıcak olduu" demisti. Pala bıyıklı
şöfer amca teyzeyi bi sure suzdukten sonra, kapıyı acıp acıp kapatmaya
basladı, ki ondan sonra dolmuşca yarıldık zaten.
teyze:kartal'a gider mi oğlum
şoför:gider teyze gel
teyze:içinden gecer dimi evladım
şoför:gecer teyze bin hadi
(teyze bir durak sonra)
teyze:bu bulvar durağına gider dimi
kızın biri:teyze bende orda inicem gecer
teyze:soför bey evladım gecer dimi
(şoför artık dayanamaz susar)
teyze:inicem ben gitmiyo bu
soför:senin için rahat olmadı teyze in sen
kız:aaa
teyze:sana ne oluyor be şırpıntı!!.
görükle dolmuşuna tool ile birlikte binilmiş, eve dönülmektedir. şoförün yanındaki ikili koltuğa yığılmışız, dersaneden yeni çıkmışız kafada filler tepişiyor... sürücü amca bizden önce, hemen ardında oturan ikiliyle muhabbetteydi. sonra bize döndü tabi. ama hareketleri anlatamam ya... hani size bi' şey anlatırken " hişş " deyip de dokunma eylemi vardır ya karşıdakinin, hah işte adam bunu bana yapıyor. neyse efem, laf dönüp dolaşıp üds' ye geldi, nasıl olduysa. bizim de ingilizceci olduğumuzu öğrendi ya, aldı gazı tabi. sonrasında şu muhabbet geçti:
tool: sen ingilizce biliyor musun abi ?
şefer: what ?
ulan o kadar saçma muhabbetten mi, yoksa kafanın ağırlığından mı artık gül gül öldük biz buna...