buradan en derin sevgi ve küfürlerimi gönderdiğim güzel insan.
yıka üstat yıkla, temizlik imandanmış. ama kurut değil mi nemli bırakma, havalandır şöyle bir otobüsü, ne bileyim ya yap birşeyler. ki nasıl bir ıslaklık ayarına ayarlamışsın koltukları bilmiyorum; 35 dakikalık yolculuğun sonunda anladım pantolonumun kıç bölgesi diye tanımlayabileceğimiz iki dağ bir vadiden oluşan alivyonlu topraklara bahar yağmurlarının yağdığını. allah belanı vermesin, pipin fermuarına sıkışsın, sabahın köründe küçük ayak paramağın kapıya çarpsın, bankamatikde ilerlemeyen kuyruğa denk gelesin, sıçtığın bokun yükselttiği su götüne çarpsın. o derece tiksindim senden lanet şey.
niye mi küfrediyorum sana, bilmiyorsun tabi? sen direksiyon sallamaya devam et. yıllar sonra donuna işemiş tarzı muhabbetlere olanak verdin şu bunaltıcı ofis mekanında. inandıramıyorum da kimseyi, hangi şöför yapar böyle birşey diyorlar. sabah sabah yaşamdan soğuttun adamı, alacağın olsun. bu akşam seni bekleyip, ücretini uzatamayan yolcu kılığına gireceğim.
stratejik bir hata yapan hizmet adamıdır. sade ve sadece güzel yurdumda olması ayrıca şöför beyfendinin kulak çınlamasından mütevellit herhangi bir k.b.b. uzmanına görünmesi de olasıdır.