yakın zamanda başıma gelip, dumurlar listeme eklenen ve üst sıraya yerleşen hadise...
dolmuşa binilir ve koltuğa oturulur. dışarının gürültüsü sebebiyle, sadece hayal meyal bir ses, bir ritim gelir kulağa. bir sessizlik anında, bunun; another brick in the wall olduğu fark edilir. başta; herhalde radyo kanalı ararken, para uzattılar, şoför de istemeden bu kanalda kalmıştır denir, önemsenmez.
ama asıl dumur anı, şoförün, radyonun sesini açmasıyla yaşanır. dolmuşta, herkes şaşkındır. şoföre bakılır; basbayağı bir amcadır. gözler, direksiyondaki tempo tutan ellere kayar. işte o anda; "bunu da gördüm ya demeyeceksin" der, düşer bayılırsın...
Şoförü, dikkatle incelemeye neden olan şaşırmadır.
Bir süre önce, dolmuşta, carmina burana dinleyen bu bünye, küçük dilini yutma kıvamına gelmiş, zannımca oxford mezunu olan şoföre, " gel beni babamdan iste " mesajlı kağıdı atma isteği uyandırmıştı.
bakırköy kadın kapalı ceza infazı ararsanız telefon bağlanırken arada yesterday çalıyor. sonra hemen sincan cezaevini arıyorsunuz hoop seçimlerdeki versiyonuyla dombra çalıyor. ülkede ortayı bulan var mı ki. keşke bizim işyerinde de bengü`nün kuzum kuzum şarkısı çalsa ponçiklik olur ortam yumuşar sdklfjlksdhşsg. not: sözlük kızları beğenmeyin evliyim.
Koltuktan düşmenize, ücret ödemeyi unutmanıza, şoförü uzun ve sabit bakışlarla süzmenize neden olabilecek doğa üstü durumdur.
O nasıl bir dolmuş şoförüdür ki, yani Harward mezunu mudur ki ya da ne yiyip ne içmiştir ki, neyin nesi kimin fesidir ki, pink floyd dinlemekte ve dinlettirmektedir.
Ben bu şofòrü severim ki, pamuklara sarıp, bal bademle beslerim ki, muavini bile olurum beeee!
saçma sapan önyargılara, insanları konumlarına ve durumlarına göre 'etiketlemeye' gerek yoktur; bunlar, şekil değil algı, beğeni ve bilgi işidir...
(bkz: her şey mümkün)