ürkiye camilerini müzeye çevirenlerden neler çekmiş neler. Gezi Parkı eylemcilerinin polisten kaçarak saklandıkları Dolmabahçe Camii de bir dönem müzeye çevrilmiş ancak kalıcı olamamış.
--spoiler--
Akşam yazarı Gürkan Hacır'ın aktardığı tarihi olay ibretlik. Sultan Abdülmecidin annesi Bezm-i Alem Valide Sultan adına yapılan Dolmabahçe Camii, 93 yıl sonra müzeye dönüştürülmüş. Müze yapma fikrini veren isim ise Fransız mimar Henri Prost. Fransız mimar Atatürkün daveti üzerine 1936 yılında Türkiyeye gelmiş.
Tarihçi Mustafa Armağan Ayasofya'nın müzeye çevrilmesinin arkasında ingiliz etkisini açıklarken, Dolmabahçe camiinin arkasında ise Fransızların çıkması dikkat çekici.
işte bir dönem müzeye dönüştürülen Dolmabahçe camiinin öyküsü:
Sultan Abdülmecidin annesi Bezm-i Alem Valide Sultan tarafından yapımına başlanan Dolmabahçe Camiinin mimarları ünlü Balyan kardeşlerdi. Nigoğos Balyan ve Garabet Amira Balyan, Dolmabahçe Sarayının hemen yanına bir de camii inşaatına soyunmuşlardı. Bezm-i Alem Valide Sultan, hayırseverliğiyle tanınıyordu. Birçok mimari esere de öncülük etmiş ve hizmete sunmuştu. Yıldız Sarayındaki Dilkuşa Kasrı, Vakıf Gureba Hastanesi ve değişik semtlerde çeşmeler yaptırmıştı. Dolmabahçe Camii de son hayrı olacaktı. Ancak Valide Sultan caminin bitimini göremedi. inşaata başlandıktan birkaç ay sonra hayata gözlerini yumdu. Cami inşaatı iki yıl sürdü, 1855te bir cuma günü hizmete açıldı. 100 yılı aşkın bir süre cami olarak hizmet verdi. Abdülmecid Hanın ölümünden sonra hünkâr camii olmaktan çıktı. Tahta geçen Abdülhamidin Yıldız Sarayına taşınmasıyla namazını da burada kılmaz oldu. Ancak hem sahilin yanında oluşu hem de görkemli Dolmabahçe Sarayının avlusunun dibinde olması halkın ilgisini eksik etmedi.
KIRDARIN MÜZE KARARI
En ilginç olay istanbul Valisi Lütfi Kırdarın tasarrufuyla yaşandı. Taksim Kışlasını Gezi Parkı yapan Vali Kırdar, bugün çok tartıştığımız Dolmabahçe Camiinin de müze yapılmasına karar vermişti.
Ama haksızlık yapmayalım ve bir parantez açalım. Vali Kırdar aslında bir kent tasarımı yapıyordu. Bugün halen bir benzerini yapamadığımız Harbiye Açık Hava Tiyatrosundan inönü Stadyumuna, Spor ve Sergi Sarayından Taksim Meydan tasarımına kadar hepsi Vali Kırdarın icraatıydı. Bugün üzerinde bin yılın (!) savaşlarının yaşandığı Gezi Parkı aslında tamamen orman olan devasa bir vadinin giriş kapısı olarak planlanmış ve yapılmıştı.
Düşünün Taksimden Maçka sırtlarına kadar yemyeşil bir gezinti alanı. Sol cephenizde bir açık hava tiyatrosu, sağ tarafınızda denize inerken bir stadyum... O da ağaçlar içinde... Taksim meydanı zaten Gezi Parkıyla birleşmiş halkın gezi ve dinlenme mekânı olmuş... 1940ların istanbulunda yaşayan az sayıda şanslı yurttaşın hatıralarındaki Taksimi anlayabilir miyiz... Sanmıyorum..
Lütfi Kırdar, Taksimden başlayan bu kent tasarımını bir de müzeyle taçlandırmak istedi. Ancak deniz müzesi olarak açılacak mekân için seçtiği yer biraz tartışmalıydı.
Bizim ünlü Dolmabahçe Camii!
Tıpkı Ayasofya Camii gibi Dolmabahçe de müzeye çevrildi. Deniz müzesi yapıldı. 93 yıllık cami bir anda denizcilik müzesi oluvermişti.
Tabi bu arada Vali Kırdara bu mimari açılımları yaptıran birinden de söz etmemiz gerekiyor. Şehir plancısı mimar Henri Prosttan!
Fransız mimar Prost, Atatürkün daveti üzerine Türkiyeye 1936 yılında gelmişti. istanbulun nazım planını yapmakla görevlendirilmişti. Ama o öncesinde Ayasofya ile ilgilendi. Rölöve ve çevre kazılarında bulundu.
Tam 2 yıl uğraştığı istanbul nazım planının bitiminde Atatürk artık yaşamıyordu. inönü ve Vali Lütfi Kırdarla çalışmaya devam etti.
Osmanlı kültürünü korumaya yönelmedi. Yeni bir kent mimarisi yaratmak istiyordu. Bunun için yeterli desteğe sahipti. Genç cumhuriyetin yöneticileri başta inönü ve Vali Kırdar bu konuda sınırsız yetkiyle donattılar. Prost da işe koyuldu.
ALTIN HARFLERLE TARiHTE
işte Taksim Meydanı ve Gezi Parkı ile birlikte birçok eser Prostun tasarımıdır.
Ancak Osmanlı mimarisine olan mesafeli duruşu Prostu halen tartışılan bir mimar olarak anılmasına sebep olmuştur. Ama asıl tartışılan icraatı Dolmabahçe camiini Deniz müzesine çevrilmesi oldu.
1948 yılında denizcilik müzesi olarak dizayn edildi. Ancak namaz kılınan yerlere dokunulmamıştı. Yani müzelik materyaller ibadet alanı dışına konmuştu.
27 Mayıs ihtilalinden sonra Dolmabahçe Camiinin kaderi bir kez daha değişti. Askeri yönetim müzeyi kaldırarak camii Yassıada irtibat Bürosu haline getirdi. Adaya gidecek ziyaretçiler burada toplanıyorlardı. Duruşmaların bittiği 1961 yılı ortasından itibaren bu işlevini de yitirdi. Ve kaderine terk edildi. Bu arada deniz müzesi camiden yaklaşık 1 kilometre uzakta açılmıştı.
Dolmabahçe Bezm-i Alem Valide Sultan Camii 1966 yılında yeniden ibadete açıldı.
--spoiler--