Sürsem yüzüme avuçlarımda hayatın anlamı olan memelerini..
Kaç dua huzurudur, kaç puta tapmadır, kaç puta bedeldir kim bilir...
Memelerinin izniyle göbeğinde erimeye talibim.
bir meme me'dir,
iki meme meme'dir,
üç meme mememe'dir,
dört meme memememe'dir.
meme zaten çoğuldur,
memeler demeye gerek yoktur,
sağında bir me,
solunda bir me,
sağdakini sağından okusan em,
soldakini solundan okusan me,
emme..
tamam o zaman sadece dokunsan memene?
Modern çağın uçurumlarıydı balkonlar.
Heybetinin akışını takiben geldiğim balkonun o son adımında,
Ben yine tütünsüz, ben yine susuz,
Bir çift memenin peşinde Harap olmuşuz.
Boşluğa uzanan ellerim bir küfür gibi geri dönerken bedenime
Gözyaşlarım bulanıklaştırırken kar tanesi görüntünü
Üstelik Bir tutumluk mesafeye kadar inmişken her şey...
Ben yine tütünsüz, ben yine uykusuz.
Bir çift memeye ağıtlar yakar olmuşuz.
Muğlak içerisinde kalmışken Zihnimin tüm hücreleri
And içmişken Kırmak için o dikenli tüm zincirleri
Elleri kanlı ejderhalardan kurtulmuşken son bir gayret...
Ben yine tütünsüz, ben huzursuz.
Bir çift meme için gençliğimizden olmuşuz.
imara açılmamış bir sit alanı gibiydi vücut kıvrımların.
Ve ben, hayalini kurardım oraya dikeceğim rezidansların.
Kat karşılığı girebilseydik keşke temeline,
Ah diyorum, bi dokunsam memelerine.
Diyorum ki; Göğüs kafesinin zemin etüdünü yapsam,
Binbir emekle Aplikasyon, ölçü krokisini hesaplasam,
Mal beyanında bulunur gibi bakarken gözlerime,
Keşke diyorum, bi dokunsam memelerine.
Bir akarsuyun kenarında açan çiçek gibiydi,
Vücudunun tüm kıvrımlarından süregelen memelerin.
Ataerkil hiyerarşiye inat, bozguna uğramaktan hiç çekinmeyen bir devrimci gibiydi; asil ve dimdik...
Cehenemim olacaktı, farkındaydım.
Müreddetinden her geçen gün biraz daha uzaklaşan benliğim, koşar adım yaklaşıyordu benliğine.
Henüz tarumar edilmemişliği şehvet koyarken şehvetimin üstüne,
Ah diyorum, ne vardı? Bi dokunsam memelerine.