Üniversiteye hazırlık aşamasından itibaren gerek ailesi gerekse öğretmenleri tarafından fazlaca pohpohlanan bu kişiler doktor olduklarında seviye olarak en tepede olduklarını düşündükleri içindir ki karşılarına gelen insanın kim olduğuna bakmaksızın azarlama hakkını kendilerinde bulurlar.
Elbette işini hakkıyla yapanlar var ki onları tenzih ediyorum.
Ama diğerleri tamamen meslek kalkanına sığınan egoistlerdir.
Adam gelmiş koyduğun tanıyı beğenmiyor internette şöyle yazıyordu diyor hiç alakasız bir şey. Şu tetkiki iste diyor. Sen gidip yirmi yıllık tamirciye o vida öyle sıkılmaz internette şöyle sıkıyolar dersen de azar işitirsin doktordan da işitirsin.
Sadece kendi yaptıkları işin stressli ve yorucu oldugunu düşünen, önüne gelen herkesi aynı kefeye koyarak senli benli konuşan gayet saygısız insanlar zaten bunlar. He gün boyu karşılaştıkları enbesillik düzeyinde anlayışsız insanların sabırlarını nasıl tahrip ettigini anlıyorum ama senin karşında zaten hem kendi için hem senin işin için dediklerini hemen yapacak biri varken bile böyle fütursuzca konuşman insanın sinirlerini bozar doktor. Herkes ben değil ki neyse diyip çıka gide. Birileri yapıştırıyor işte sağlam bi tokat. Sonra şiddet oluyor...
yoktur. yazın direk şikayeti. sikerler egonuzu. arkadaşımın cenazesine gitmek için rapor istiyorum pazarlık yapıyor pezevenk. kendi kurum müdürüm olmasa 4 saatlik mesafedeki yere gidemeyecektim.
Doktor hastaya iki kat daha hassas olmalı,tabi hasta da hastalığını bilmeli. Ama doktor amcam götünu basını sallıyorsa haddinde durdurarak doktora elde ettirmeyeceğiniz haktır.
Doktorlar hastalarını zorunlu bir uğraş olarak görmeye devam ettikçe bu hakkı kendilerinde bulacaklar. Özel sektördeki doktorlarla devlet hastanelerindeki doktorları bir mukayese edin. Özel hastanelerde doktorların sizi azarlaması pek karşılışır bir şey değildir. Çünkü hastane için olduğu kadar, doktor için de memnun edilmesi gereken bir müşteri olarak görülürsünüz. Orayı diğer hastaneler arasında seçmiş olduğunuz kabul görür ve önce müşteri sonra hastasınızdır. Oraya gitmeme özgürlüğünüzün olduğu ve memnuniyetin tedavi kadar çekici olduğunu bilirler. Çünkü özeldir.
Ne var ki devlet hastanelerinde doktorlar, -bir ilaç satıcısı olarak ayrıca- sizin onlara mecbur olduğunuzu düşünürler. Ne yaparlarsa yapsınlar - yani ne tür bir üslup takınırlarsa takınsınlar- yine de paralarını almaya devam edeceklerini bilirler. Bir şifacı olmaktan ziyade lütuf dağıttıklarını düşünürler. Çok ciddi bir şey olmadıkça davranışları değerlendirilmez bile. işte bu yüzden kendilerinde bu hakkı görürler. Üç beş salak da çıkar, "doktordur, yapar." der. Yahu doktor dediklerinizin %80'i sadece ilaç satıyor. Bu sektör paranın en çok döndüğü sektörlerden birisi.
Sözün özü bu özel ve devlet olmak üzere ayrılır. Memnuniyeti bir kriter olarak konulsa görülür o zaman. Bence tamamen özelleştirilmeli ama 3. Dünya ülkesinde zor.
Hasta ve yakınlarınında agzina micma hakki verir o halde. Böyle mantalite olabilir mi doktor doktorlugunu bilecek. Oturduklari zaman mangalda kül birakmazlar baska zaman ama insana insan gibi davranmazlar çoğu kez. Acimiyorum valla baslarina bir takim seyler gelince. Kasinma kasimasinlar. Net.
Özel hastane ile devlet hastanesini kıyaslayan var bide ne kadar iyimser düşünüyor memnun etmeye çalışıyorlarmış. Devlet hastanesindeki doktorlar ne zorlukta tedavi etmeye çalışıyor insanları , hiç gidip objektif bir bakış açısıyla gözlemledinm.Yaralı bir insan kurtarılmaya çalışılırken başka bir tarafta ağır bir hastalığı olmayan hasta bana niye bakmıyorsunuz diye olay çıkartıyor.Tabiki her hasta “kendine göre” acildir ama biraz empati kurmak lazım.Tavsiyem herhangi bir acile gidip birazcık gözlem yapmanız.
Doktorlarda pek rastlamadım ama devlet hastanesinin acillerine bile gitmiyorum. Geçen kuzenim çocuğunu götürdü ve benim de gelmemi istedi. Dedim gelirsem kesin bir hemşireyle kavga ederim elleme beni. Onların da istediğibu gerçi, imkanı olmayan insanları köpek gibi azarlıyorlar. Sosyal devlet rererö.
Bu meslek öyle bir meslektir ki, salt mürekkep yalamış, adap usul bilen, nezaketten ödün vermeyen, anlayan, anlatabilen insanlara hizmet etmez.
Her insana hizmet etme görevi ve sorumluluğu vardır.
Çok meşakkatli ve gerçek anlamda dünyanın en zor mesleklerinden biri olsa da, kişiliğiniz, duruşunuz, toleransınız bu mesleğe uygun değilse, yapılmamalıdır.
Her başarılı sayısal öğrencisi, tıp okumamalıdır.
Doktor vasfı özel bir vasıftır ve bu vasfa haiz olmak, sadece okulunu bitirmekle alınmamalıdır.
Öfke kontrolü konusunda kendini eğitmiş, mesafeli olduğu kadar olgun da olabilen hekimlere ihtiyacımız var.
Biz hastayız, ya da hasta yakınıyız! Anlayışa ihtiyacımız var çünkü iyi değiliz!
kardeşim tamam da siz genelde bu hasta azarlama hakkınızı masum insanlarda kullanıyorsunuz.
defalarca soğuk tavırlarla karşılandığım oldu hayatımda doktorlar tarafından. tek suçum fazla soru sormak ya da doktorun dediklerini bazen geç anlamam.
geçen gün teyzenin bir tanesi muayene olurken gözlüğünü doktorun masasına koydu diye neden benim masama gözlüğünü koyuyorsun diye yaşlı kadıncağızı azarladı.
kısacası havanızı sikiyim yaptığınız tek şey 6 sene oturup düzenli saatlerce ezber yapmak. pratikleri, diğer detayları falan söylemeyin bana. benim gördüğüm dersler eminim sizinkilerden daha zor ama bizim meslekte sizin gibi bokluklar yok.
Sonra kafamızı neden parke taşıyla yarıyorlar diye zırlıyorsunuz.
okuduğunu anlayamayanlar için edit: bu entryde parke taşıyla kafa yaranlar haklı bulunmamıştır. Ortada azarlanan bir insan var ise, risk de var demektir. Milyonlarca insan ve milyonlarca farklı psikoloji var. Bu sadece hekimlik için değil her meslek için böyledir.
Yoktur. Bunu yapmaya çalışanın ağzına sıçın. Kimse sizi azarlama hakkına sahip değil, ezdirmeyin kendinizi. Piyasada bunu yapan çok doktor var. Özellikle küfrediyorum, tutanak tutturacağım falan derse de davranışından ötürü sağlık bakanlığı'na şikayet etmekle tehdit ediyorum.
Geçen hafta acilde nöbetteydik. Kelimenin tam anlamıyla geberdik. Bir dakika bile oturmadık. Hastalar yağmur olup yağdı. Herkesten kan alındı, sonuçları beklendi, takip edildiler, ekg’ler çekildi, gözlem odasında yer kalmadı vesaire; bir şey de atlama lüksümüz yok. Üç tane doktoruz bir kişiye bile kışt demedik. Niye diyelim ki saygısız mıyız biz? Ya da goriller mi büyüttü bizi?
Bu kadar yoğun oluşunu anlatmamın sebebi; hani vergi dairesine ya da notere gidiyorsunuz da bazen o götünü kıpırdatmadan sadece kağıt imzalayan memurlar size “çay saatleri”nden çaldığınız için afra tafra yapıyor ya, ve siz de o afra tafrayı yiyorsunuz ya, onların kafasında taş kırmıyorsunuz, çekip vurmuyorsunuz ya hani; işte o yüzden anlattım. Bir nebze olsun fikir sahibi olunabilir diye.
Kaldı ki ben bu mesleği severek seçtim. Ailem istemediği halde seçtim. Severek de yapıyorum. Bunlar ayrı mevzu. Bunu da yine şu yüzden dile getiriyorum; biz mi doktor ol dedik diyen bazı sivri zeka arkadaşlar don lastiği gibi bir yerlerden fırlamasınlar diye. Ben kendi hür iradem ve isteğimle bu mesleği seçtim, yapmaktayım, ömrüm yettiğince de yapmaya devam edeceğim. Eğer ölmezsem.
Olayımıza gelelim.
Bu aşırı yorgun geçen gündüzün akşamı oldu nihayet. Saat akşam sekiz suları. Acil poliklinik odasında 3 (üç) adet doktor, bir adet de sekreter var hasta bekliyoruz. Odada 3 sandalye var birinde sekreter hanım oturuyor, diğer ikisinde de diğer arkadaşlar var ben haliyle ayaktayım. Duvara yaslandım öyle bekliyorum çünkü ayakta durabilmem mümkün değil.
Bir kadın geldi sonra. Yanında da elini tuttuğu 4-5 yaşlarında, güzel bir oğlan çocuğu. Çocuk hafif hasta halinden belli.
Odaya girdiklerini görünce “muayene mi olacaksınız?” Dedim. Ama kadında bir tuhaflık var. Aşırı sinirli. Belki dışarda birine sinirlendi neyse beni ilgilendirmez.
Soruma tepki vermeyince tekrar sordum. Bu sefer de gözlerini devirerek “evet” yanıtını verdi ve elini tuttuğu oğlunu gösterdi. “Gel bakalım” dedim ufaklığa muayene masasını gösterip. Çocuk hemen gelip masaya oturdu.
Anne arkamda burnundan soluyor ama.
Nesi var dedim, midesi bulanıyor dedi anası. Ama elinde olsa soru sorduğum için beni öldürebilir öyle bir sinir.
Çocuğa döndüm anneyi boşverip. Karnını açalım bakalım dedim muayeneme geçtim. Anası olacak şahsa da sırtımı dönmüş oldum. Karnını dinleyeceğim stetoskop taktım kulağıma. Dışarısı net duyulmuyor öyle olunca. Baktım arkadan vıdı vıdı bir şeyler söyleniyor sinirli sinirli. Aldırış etmek için hem çok yorgundum hem de meşguldüm dolayısıyla önemsemedim. Muayenemi tamamladım. sonrasında çocukla filan şakalaştım hatta. Annesine döndüm.
ishali kabızlığı var mı diye sordum.
ilgili şahsın siniri daha da artmış, adeta köpürmüş, beni boğdu boğacak gözlerinden belli. 360 derece çevirdiği gözlerini bana tekrar devirdi, derin bir offff çekti, ayağını yere vurdu.
“Doktor yok mu ya doktor burda? Doktor yok mu?”
Nasıl bağırıyor kahpe nasıl. Görmelisiniz. Ben böyle şey görmedim hayatımda.
Beni tanıyan herkese sorabilirsiniz; sessiz sakin ve genelde gözlemci olan biriyimdir. Kesin verilecek bir tepki varsa dahi belli etmem; zaten tepkiler bu dünyada hiçbir şeyi değiştirmeye yetmez. O yüzden hep susarım. Gerilim mi var ortamda; hemen uzaklaşırım. Ne dahil olurum ne de karşılık veririrm. Böyle biriyim ben.
Ama kadının bütün her şeyin üstüne verdiği bu manasız ve aptalca tepkisini görünce dayanamadım.
Hanımefendi, dedim; ben de doktorum. Ordan ne gibi görünüyorum?
Benim çocuğuma bakmıyorsunuz niye bakmıyorsunuz doktor mu yok burada dedi durdu tavuk gibi.
Gördüğünüz gibi geldiğinizde de ayaktaydım ve muayene ediyorum şu an? Şeklinde bir cümle kurup soru dolu gözlerimi gözlerine diktim.
saçma sapan bir herifin gazına gelmiş, saçma sapan diğerlerinin üşüştüğü konudur. doktorlar olmasa gripten bile öleceksiniz ama kafa basmıyor tabii. Size dert anlatmaya çalışarak harcanacak zamana yazık amk. Allah bildiği gibi yapsın.
bazı doktorlar var gerçekten tam dayaklık lafının karşılığı ama bazıları var gerçekten güzel insanlar. Hatta geçen gün babamı götürdüğüm fizik uzmanı bir doktor vardı ki ben böyle tatlı bir kadın görmedim.
1 hafta kadar sonra tekrar sonuçları göstermeye gideceğim, geçen hafta gittiğimde ise Masasında okuduğu bir kitap vardı, kitap okumayı sevdiğini düşündüğüm için giderken hediye bir kitap bile götürmeyi düşünüyorum.