Özellikle tek tip askerlik çıktığından beri sıkça duyduğum kıyas...Ben de üniverisite bitirmiş birisi olarak, aralarındaki benzerlik ve farkları düşündüğümde, benzerlikleri farklarından daha baskın çıkıyor.(insan) Şimdi, adam çıkmış tek tip askerlik için: "adam doktora yapmış arkadaş, askerliği bir çobanla eşit haklarda mı yapacak" diyor. -Aynı sırayı bekliyorsa, aynı otobüse biniyorsa, aynı geçerli oyu kullanıyorsa, ikiside askerliğini sadece "vatan" zırvası için yapıyorsa, eşit olacak arkadaş! Ulan ben ankara'da ne doç.ler ne doktorlar gördüm, hiçbir şeye yaramadıkları gibi, bizi daha da dibe sürüyorlar. Bırakın artık insanları ayırmayı, bırakın!
tanım: şüphesiz ki tek ortak noktaları insan olmak ve insan olmanın getirdiği duygulardır. Fakat ikincisinden bile o kadar emin değilim. geri kalan her şeyleri farklıdır. hayta bakışlarından çevrelerine kattıklarına, ülke ekonomisine yaptıkları katma değerden ellerindeki zamanın değerine kadar..
evet, vatandaşlık hakları açısından her ikisi de eşittir. ancak doktora yapmış adamın, vatana bilim ile hizmet etmesinin gerekliliği dolayısıyla, askerlik gibi bir hizmetle vakit kaybetmemesi gerekmektedir.
sen doktora yap, ondan sonra git orduevinde 20 yaşındaki subay-astsubaya servis yap, olur mu beyler?
bu memleketin nesi doğru ki bu sistem de doğru olsun.
üstelik bu memlekette kısa dönem askerlik yapanlar, "nasıl olsa 6 ayda bitecek senin askerliğin" denilerek daha çok eziliyor, ordunun her kesiminde kısa döneme düşmanlık var. aşırı milliyetçiliğiyle tanınan adolf hitler bile bilim adamlarını 2. dünya savaşına göndermemiştir. 1. dünya savaşında, beğenmediğimiz osmanlı bile savaşa gönderdiği üniversite ve lise öğrencilerini "subay" olarak göndermiştir.
bizim ülkemizin beyine ihtiyacı yoktur.sömürülen koyunlara ihtiyacı vardır. beyin ya göç etsindir, ya da askerlik gibi hizmetlerle eritilip gitsindir.
insanlar büyük oranda yaşadıkları ortam içinde şekillendiklerinden; kimse pek üstüne birşey alınmasın. haaa! ben yaptım oldu diyen varsada başarı her zaman hak ettiği değeri alır.
çoban sülonun oğlunun ve prof bilmemkimin oğlunun olasılık oranları birbirine eşittir. dahada açarsak herbirinin ne yönde kariyer yapacakları aşağı yukarı bellidir (bkz: mevcut dünya düzeni), aradan hak ederek sıyrılan olursa o başka.
gereksiz tartışma konusu. duyanda üniversite mezunlarının hepsi über zeka, dünyamızı ve ülkemizi daha iyi hale getiren icatların, buluşların sahibi sanacak. halbuki yok öyle birşey. kpss'yi kazanayım yada paralı bir iş bulayımdan başka bir dertleri yok hepsinin.
"biz dört sene okuduk" benim için mi okudun arkadaş ? kendi geleceğin için, daha iyi para kazanmak için okudun. geç bunları düzgün sebeplerle gel bana.
her ikisinin de "yahu biz hayatımızın en verimli zamanlarında neden yere düşen yaprakları temizliyoruz, komutanlara çay servisi yapıyoruz" diye sorgulamaları gerekir.
belki doktora yapmış adam yere tükürmez,bacak arasını milletin önünde kaşımaya çalışmaz,sosyal çevrede paldır küldür dalmaz her şeye,ilkokulu bitirememiş adam yapabilir.
(bkz: belki diyorum)
ilkokulu bitirememiş adam küçüklüğünden beri çalışıp, didinip büyüyünce büyük paralar kazandığında bir hastane açar. doktora yapan adam da orada doktor olarak çalışır. böylece birisi işveren diğeri işçi olur. hayat diploma değil, akıl sanatıdır.
bugün türkiye savaşta olsa doktora yapmış adam, ilkokulu bitirememiş adama sırtını dayamak zorundadir. ya da ona yardım etmek zorundadir. kimse kalkıp düşmana, "ben doktora yaptım. bana ateş etme diyemez."*
askerlik yapan bilir. komutanın söylediği ilk sözlerden bir tanesi sivil geride kaldı artık askersinizdir. yani doktora yapanda aynı çoban olanda...