-buyrun bu size.
+ha bu ne, quantum yazıyo burda.
-bitirince doktora tezi vereceksin
demişlerdi de.
+hee, tamam sen şimdi şu gömleği
bir giy, ben de tezini inceleyeyim
biraz.
- he doktor mu oldum şimdi,
benim beyaz önlüğüm niye
sizinkinden değil, benim ki ters
gibi sanki.
+ doçent olunca bundan
giyeceksin. tamam canım bekle
sen biraz seni alacaklar şimdi.
* tamam vurmayın iğrenç esprilere
aday olsun diye yazdım.
karşınızda oturan, bölümün cüppesini giymiş beş adet öğretim görevlisine, yaklaşık iki saat boyunca yazdığınız şeyin geçerliliğini anlatmaktır. insan kendini mahkemede hakim karşısına çıkmış, cinayet suçlusu gibi hisseder. zira savunmanın sonunda, ya beraat(tezin kabulü) ya da idam(tezin reddi) kararı çıkacaktır.
bir insan evladının yaşayabileceği en boktan iki saat nedir diye sorsalar, bunu ilk üçe rahat koyarım. çünkü karşınızda oturan adamlar, sizin yıllar süren emeğinizin karşılığını verecek adamlardır. o yüzden, her konuda her türlü haklıdırlar. istediklerini sorarlar, istediklerini yaparlar.
ancak esas zor olan, salonun içindeki o iki saatlik savunma değil, salonun dışında kararın beklendiği beş dakikadır. o beş dakika içinde, insanın karnı acıkır, tuvaleti gelir, midesi bulanır, başı döner, saçlarının beyazladığını hisseder vs...