iyi bir doktor anamnez alma aşamasında merkez sağa oynar ve çoğu zaman tayyipçidir. hastayla iyi bir diyalog kurar ve hastayla yakınlık tesis edip derdini eksiksiz anlatmasını sağlar.
iyi bir doktor tanı koyarken vicdanlıdır, radikal dincidir. koyduğu tanının o hasta ile ömür boyu gideceğini bilir ve ince eleyip sık dokur. bağnazdır, elinde kriterler ve veriler dahi olsa son bir kez daha düşünür.
iyi bir doktor tedavi aşamasında ecevitçidir, solcudur, halkçıdır. her bir b.ku reçete etmez, daha fazla performans alayım daha çok para kazanayım kaygısıyla hareket etmez. en ucuz reçete ile maksimum tedaviyi sunar.
altı yıllık bir fakülte mezunu genelde beyaz önlük giyen kişi. insanlara hakaret etmek için türlü türlü şeyler yapıyorlar. adam baş ağrısı için gidiyor, kıçına iğne yapıyorlar. kabul etmek gerek ki çok zekice..*
şuana kadar yazılanların ve bundan sonra yazılacakların özetidir diyebiliriz. herkesin payına bişeyler düşürmüştür. kimi girilerden alıntılar yapmıştır, kimi girilere de verip veriştirmiştir. buyrun;
doktor
*
deniyor ki:
başbakan kadar maaş alacaklar.*
safra kesesi ameliyatı yapabilir mi başbakan? böbrek nakli? pansuman bile yapamaz... ama, çok sıradan bademcik ameliyatını yapabilen bir hekim, gayet güzel başbakanlık yapabilir. refik saydam mesela, hekimdi... o halde, hekimlerin maaşını siyasilerin maaşıyla niye kıyaslayalım ki?
*
komada geliyorsun, bacağını kesiyor, damar çıkarıp, kalbine bağlıyor, gebermekten kurtuluyorsun. sonra da çok para aldı diyorsun. kaç para ki senin hayat? o kadar etmez mi?
*
gece yarısı ateşi 40a vuran evladını azrailin elinden almanın, hızara kaptırdığın parmağını yerine dikmenin, görmeyen gözünü gördürmenin, kanserini erken yakalamanın fiyatı nedir?
*
12 sene üniversite okuyor. boru değil. 18 yaşında girdi, geldi 30una, hâlâ kafa patlatıyor. iki kapılı handa, yolun yarısı eder... lütfedip, müsaade edelim de, biraz para kazansın bu ülkede.
*
karaktersiz hekim yok mu? var elbette... ne kadar karaktersiz gazeteci, ne kadar karaktersiz avukat, ne kadar karaktersiz esnaf varsa, o kadar karaktersiz hekim var... ama, rabbim herkese cleveland demiyor... parası olmayana bakan vicdanlı hekim de var bu ülkede.
*
tahmininizden çok.
*
üstelik, silah zoruyla ameliyata alınan hastayı hiç duymadım ben... yeşil kartlı bile olsan, seçme şansın var. paragöze gitme, öbürüne git. diyeceksiniz ki, kuyruk oluyor, yeterli hastane yok... müteahhit midir hekim?
*
hakkını alamayanlar kendisinden hesap sormasın diye, bak şunlar senden fazla alıyor diye hedef göstermektir. sen az kazandığına itiraz etme, onunkini de indirelim demektir. refahı paylaştıracağına, yoksulluğu paylaşmayı doğruymuş gibi göstermektir.
*
kız verirken...
kocaya varırken...
otomobil alırken...
doktor civanım.
muayene ücretine gelince...
hepsi şerefsiz!
kocamaaaaan kitapların arasında boğulan, perdeleri, camı, çerçeveyi kapatıp, 21 saat falan ders çalışan, bazen yemek yemeyi unutan insanlardır. hümanist iseler kendileri tadından yenmez. moneyist olurlarsa fena.
(bkz: devlet hastanesinde muayenehaneme gel diyen doktor)
çoğu zaman kendinden daha az zeki insanları tedavi edecekleri için bu konuda sabırlı olması gereken meslek grubu. yoksa bu haliyle antipatik kalmaya devam edeceklerdir.
demin sözlükten biriyle çok feci kavga ettim bu hususta.. sırf onun için yazıyorum yani.. hoş hiç bi doktorun da sikinde olmaz kendileri hakkında neler denmiş açıp okumaz burayı orası da ayrı bi mevzuu..
bu adamlar ,benim dayım annem yengem aile eşrafım okul arkadaşlarım.. yani içlerindeyim az buçuk..
doktorlar bi kere , kendilerini uzaktaki adamlara mutlaka ki anlatmak zorunda bırakılmış adamlardır.. bi insan tıbbıyeye girdiği ilk günden itibaren , okuduğu okuldan bağımsız olarak "tıp okuyor " diye adlandırılır.. yani ister gazi ister cerrahpaşa ister abbde bi okul ister avrupada o kişi hep tıpçıdır ve ona hele de biraz ortalarına geldi mi okulun , etraf hep dertlerini anlatır.. cevap bulamayınca bozulur , e ama nası tıpçısın sen mealinde laflar söyler..
şimdi siz kalkıp , bizzat kendinizin pohpohladığınız sizden daha üstün olmasını güvenilirliği açısından gayri ihtiyarı talep ettiğiniz bu adamı , devir değişip seyran eyleyince , ukala olmakla vuruyorsunuz..
bir de çok meşhur olan bi geyik var her yere dr. yazıyolarmış.. şimdi biraz elinizi vicdanınıza egonuzu bırakıp yere koyunuz.. hanginiz biri size doktorum diyince kendisine ama iyi ama kötü bakmıyorsunuz ?
bugün bi gazeteci annemin hastanesine gelip , ooo ben gasteciyim bak yazarım demiş.. bi arkadaşım anlattı , auditteki patronu "ben patronum çıkamazsın diyosam çıkamazsın" demiş ,bi genel müdürün genel müdür olduğu herkesçe bilinir.. hal böyleyken , mesleği özel olarak belirtilmeye değecek olan her doktor gururla oraya dr. yazar..
yazmayadabilir.. ama hanginiz birinin dr. olduğunu öğrendikten sonra ona farklı bakmıyorsunuz ?
yani bi erkeğin , ortalama bi türk kızını istemeye giderkenki sağlaması gerekentek ve yeter koşul doktor olmasıdır.. bunun böyle olduğunu size kanıtlamak için böbreğimi veririm..
bi kadının da , en hödüklerden bile saygı görebilmesi için tek ve yeter koşul doktor olmasıdır..
bunu bu hale getiren doktorlar değil.. dikkat ederseniz , kızını doktora yamamaya çalışan doktor değil , kızın annesi.. doktor yazılmasına reaksiyon gösteren de doktor değil , sizsiniz.. devlet hastanesinde , eskaza "yüksek mertebede" iseniz torpil kullanırken "bilmem nanım yolladı beni" derken , mesleğini belli etmekten kaçınmayan siz , bunu doktor yapınca ukala olan o.. vay vay vay..
içlerinde tıpçı oldu diye 7/24 narsisist bi gülümsemeyle gezen , istisnasız her yerde "lan ben doktorum sen nesin ki" tribinde olan , sırf diplomasından ötürü karı kız kaldırmaya çalışan , hastayı azarlayan , ameliyat öncesinde anestezi verilirken hastanın burnuna büyük boy boruyu sokup da "ahaha amına koyduk hastanın diye" gülen , görüntüleme merkezleriyle anlaşıp baya baya komisyon alacak diye hastaları gerekli gereksiz mrlara e yollayan , döner sermayesi artsın diye bakmadığı hastayı bkmış gibi gösterenleri yok mu ? var..
ama bunlardan her meslekte var.. bu adamların en kötüsü bile , sizin üniversitedeyken fellik fellik gezdiğiniz işletmecilerden , kendilerini iki alman şirketinde staj yaptı diye übermüyendis sanan makine mühendislerinden , itü ve ytü'lü olduğunu her fırsatta stickerlerla veya "bizim bölümde kız yok abi böhühüh" diye belirtmeye çalışan inşaat mühendislerinden , p&gde çalışma hayali kurup babayı alan , orta ölçekli bi şirkette 2 milyar maaşa talim eden endüstri mühendislerinden , hakkımız yeniyo böhühühü deyip 6 ay tatil yapan öğretmenlerden , adlarını burda telaffuz etme gereği bile duymadığım binlerce tırt bölüm ve üniversiteden iyi adamlar..
zira bu adamlar ama güzellikle ama sike sike otoriteye saygıyı , kendinden bi sene bile daha fazla tecrübesi olan adama hocam demeyi , kadavra kan yara bere görmeyi ve burdaki çoğu kişinin hayatı boyunca göremeyeceği kadar insanla iletişim kurmayı başarmış adamlar..
o yüzden , bi insana laf atabilirsiniz ve o insan doktor olabilir.. ama bi insana sırf doktor diye bok atarken iki kere düşünün , çünkü karşınızdaki alalede biriyse ve size aşağılık kompleksin var diyorsa , bu belki tartışma içinde bi hakaretten ibaret olacaktır , ama bi doktor bunu derse o tanınızı koyuyordur..
çok mühim not : doktor değilim.
çok mühim not 2 : umarım gerekli yere gider bu entry..
bazen öyleleriyle karşılaşırsınız ki trip yapmaz, bizden biridir, paradan başka şeyler için de sizinle ilgilenir. her mesleğin istisnaları olduğuna kanaat getirirsiniz.
televizyon programlarının yeni favorisi. bir doktor çıkarın, çıkardığınız doktor; "şu kansere yol açıyor, şunu yemeyin, şu şuranıza zararlı" desin. türk halkı da inansın. tamam belki söyledikleri herşey bilimsel ama bir süreden sonra işin boku çıkıyor açıkçası. bi bakmışız günlük hayatta kullandığımız herşeyde kanserojen madde var.
geçen mutfağa doğru depara kalkmıştım ki anneannem önümü kesti: "beyaz ekmek yeme, cips yeme, onu yeme, bunu yeme." kadın direk etkilenmiş. ben de dedim ki: "anneanne boşver paranoyak olmayalım da ne olursak olalım."
kadına araba çarpar, ayak kırılır. röntgen cekilir ve ayak alcıya alınır bir ay sonra kontrol için tekrar gidilir. on gün daha ayagın alcıda kalması uygun görülür. ve sürenin sonunda alcıdan cıkarılır. fakat ayaktaki morarma bir türlü gecmez. doktor yürümelisiniz, gececek zamanla der hastaya. bu sürede bir kaç kez daha gidilir hastaneye ve başka doktorlara. bir ay sonra ayak tekrar alcıya alınır. ve tam dört ay böyle gecer. dün ameliyat olmanız gerekiyor denir ve bir ay sonrasına gün verilir. bu arada kadının kızı işinden izin almıştır annesine bakmak için fakat süre uzadığı için kızda kovulmuştur işinden. şimdi burda suçlu kim.
evde bir tane bulundurulasıdır.
nitekim bir tane var. besleyip bakıyorum.
bir gün nobeli türkiyeye getireceğine inandığımdır.
mesleğini gerektiği gibi yapacak sayılı olanlarındandır.
