- merhaba, ben doktor cevat uzöyköy!
+ buyur bilader.
- bir ekmek... ama yanlış anlama, tıp doktoruyum.
+ ekmek kepekli mi beyaz mı?
- kepekli.. doktorum ya biliyorum sağlıklı o.
+ buyur, borcun 1 lira.
- hah-hah. al bakalım sana 1 lira. çünkü ben dahiliye uzmanıyım aynı zamanda. hem doktorum hem de uzmanım. öyle böyle değil yani.
edit: doktorları eleştirmek vs için yazılmadı bu entry, maksat gülmek. bu yüzden alınmasın kimse.
bende doktor olsam bende 4 sene normal okulu sonra bir 6 sene de uzmanlık okusam elbetteki duyururum.
cem yılmaz'ın da dediği gibi madem ki 6 sene okuyorum ben o götü görücem.
özellikle polislerin merakıdır da ondan. kontrolün yoğun olduğu bi şeritten geçiyoruz bir avukat arkadaşımız ışık yanmadan geçti
polis bey- ah ya yine bu adam. avukat da bişey de yapamıyorsun ki.
ben de olsam bende belirtirim.
her daim karşısındaki insanı ezebileceklerini düşünen, meslek sahibi olmuş ama adam olamamış bünyenin gösterdiği davranış şekli. *
+ merhaba ben doktor nejdet.
- merhaba doktor nejdet bey.
+ merhaba.
- nasılsınız doktor nejdet bey?
+ iyiyim, siz?
- ben de iyiyim, doktor nejdet bey.
+ niye sürekli doktor nejdet bey diyorsun kardeşim?
- egonuzu yokluyordum doktor nejdet bey.
+ tamam yeter abartma.
- peki doktor nejdet bey.
+ ya yeter ezdin. allah'ını seviyorsan yapma, söz bir daha yapmayacağım.
- adam ol, yola gel.
doktor ve avukatların kamuda çalışan istisnalar dışında birer serbest meslek erbabı olmasından kaynaklanmaktadır. daha çok müvekkil veya hastaya sahip olmanın yollarından biri de daha çok insanla tanışmaktan geçer. haliyle; bir davette, "ben avukatım, sizde kartım var mıydı?" ya da "doktorum ben, muayenehanem sıhhiye'de." cümlelerini sarfetmeleri aynı davette bir adamın, güzel bulduğu bir kadının dikkatini çekmek için türlü maymunluklar yapması kadar olağandır. hatta avukat ve doktorların yaptığı daha olağan bile olabilir lan.