Kanserin tedavisini vebenzeri bulmak için bütün hayatımı adardım ölene kadar.
En azından uğraşacak bir şey olurdu canım sıkılıyor eskisinden daha kötü.
Tabakları kırmak istiyorum.
Çok iyi hissediyorum derdim.
Depresyon stres anksiyete den sıkılmayı unutmuşum.
Öyle bir his mi vardı aq dedim.
Koca yılın yarısını bitkisel bok gibi geçirmişiz vay aq hiç mi değişmez.
Yorgunluktan ebemiz s*kildiği için fark edemedik.
Bir sürü çocukça ahmakça şey ıyyyyyy.
Biz niye böyle yaşıyoruz.
Benim yerimde başka birisi olsaydı intihar ederdi.-senin yapacağın işi s*keyim derdi.
-Vay sakat vay yaşıyon mu sen lan elysium bugünde diye ekleme yapardı.
Gene iyi yaşıyorsun virüse yakalansaydın 2020-2021 de zaten ölmüştün elysium denebilirdi.
Bende haklısınız efendim ne diyim derdim.
her ne kadar insanlar bakkaldan diploma alarak olunduğunu sansada zorlu bi süreçtir. sürekli ders çalışman gerekir. son zamanlarda 2 milyon kişinin girdiği sınavda 10 15 bin kişi arasina girmek lazım. genelde lisede tıp fakültesine kapağı atın gerisi kolay denir hep. koca bir yalan. 6 yıllık zorlu ve uzun bi süreç seni beklemektedir. hadi onu bitirdin diyelim biter mi? bitmez... pratisyen hekim olursun. hani şu "hiii pratisyen mi" diye burun kıvrılanlarsan. turkiyenin en zor sınavına girersin daha sonra. aldigin puana göre uzmanlık alanı seçersin ve 4-6 yıl arasında asistan doktor olarak eğitim alırsın. sonra ne mi olur ilkokul mezunu googledan teşhis koyan adam gelir yaptığını beğenmez seni döver. saçma salak insanların götüyle milyonlar kazanması kimseye koymaz ama doktorun aldığı para bi yerlerine batar. insanların vergisi ile maaş alırsın alın terinle emeğinle değil. bi doktora laf atarken aldığın parayı hak etmiyorsun derken bi düşünün siz hak ediyor musunuz acaba?
doktor olabilmek için;
6 sene tıp fakültesi + 2 sene pratisyenlik zorunlusu= 8 yıl
uzman doktor olabilmek için;
8 seneye ek olarak + 4 sene uzmanlık eğitimi (seçeceğiniz branşa göre 6 seneye kadar yolu var, mesela beyin cerrahisi ya da plastik cerrahi 6 senedir) + 2 sene uzmanlık zorunlusu = 14 yıl
'beni kesmedi kardeşim, ben bir de yandal uzmanı olacağım' derseniz tüm bunların üzerine
14 seneye ek olarak + 3 sene yandal uzmanlık eğitimi + 2 sene yandal uzmanlık zorunlusu = 19 yıl
evet efendim; durum budur.
sağlık ocaklarında 'pratisyen bu?!' diye eziklediğiniz (!) insanlar 8 sene okuyorlar diplomalarını alabilmek için.
veya 'uzmana muayene oldum. prof değil bişey değil' dediğiniz uzmanlar 14 sene emek veriyorlar.
ya da 'yahu koskoca şehirde nasıl sadece 1 tane çocuk kardiyoloğu olur, 1 ay sonraya randevu ne demek?' dediğiniz yandal uzmanı 19 sene çabalıyor oraya gelebilmek için. o yüzden sayıları o kadar az.
ha bu bahsettiğim seneler de sadece liseden sonraki üniversite ve devamı kısmı. okuma kısmına ilköğretimi de eklerseniz bir koca ömür ediyor toplamı.
Devlet hastanelerinde Günde 100 civarında hastayla ilgilenebilmektedirler. Böyle düşününce yüceleşiyorlar gözümde zira ben günde 5 insana tahammül edemiyorum. Gün içinde hastanedesin 100 civarı hastaya bakıyorsun sonra gece bir de nöbete kalıyorsun. Ülkede hastane sistemi de çökük.
Türkiye'de herkes tarafından götünÜzün kaldırılmasıdır. Bir süre sonra kibrin tatlı dünyasına çekilen doktorlar küçük dünyaları ben yarattım diye gezerek tüm sosyal hayatlarını ve onlara gerçekleri söyleyen dostlarını kaybederler.
bir hasta ile aramda geçen diyalogdan yola çıkalım.
hasta: hocam iyi değilim.
ben: şikayetiniz nedir?
hasta: ben doktor muyum hoca onu da sen söyleyeceksin(gülerek). şikayetimi söylesem ben doktor olurdum. senin bulman gerekir...
Nörolog olan bir hocam bize nörolog olmayın der durur. Çünkü nörolojide iyileşen hastalık nadirdir. Ne bileyim bi atak olur hasta topallayarak döner. Yapılan şey genelde ne kadar az hasarla gidebilir e çalışmaktır.
Işte Bi gün bi hastaya tanı kondu. Maksimum üç yıl yaşanacak bi hastalık. Kadın nasıl neşeli bi kadın ama. Çocukları var bizim yaşımızda. Anlattı hepsini muhabbet ederken. Hoca kaç senelik prof. "Ben söyleyemem." dedi. "Yok yani anlatamam. Işte ben bu yüzden nefret ediyorum nörolojiden. Ne dicem? 'müjde hastalığınızı bulduk. Üç sene yaşarsanız iyi' mi dicem?"
Durumu kaldırabilecek başka bir arkadaşına gönderdi. telefon edip. Teşhisi de söylemedi. Söylerse okuyacak google dan. Gelecek ertesi gün böyle yazıyor diye.
"ben söyleyemem" deyişini ben unutamam artık.
Biraz önce gördüm de hastayı kaybettik başlığını, aklıma geldi. Uçuşuyor yine düşünceler.