paramızın pul olduğu yıllardır. bir devlet düşünün ki 20 milyon liralık banknotları var, rezalet. sıkı muhalif olmama rağmen akp'nin yaptığı bazı başarılı işleri de inkar edemem. karşındaki düşmanın bile olsa hakkını yeme;
sevenlerinin olduğu gibi sevmeyenlerin de olduğu bir yıldır. 90'ların sevilmesi büyük ölçüde kuşağa ve siyasete dayanıyor kanımca gördüğüm kadarıyla. 90'ları sevmeyen gençler de varmış. bu yılların bence garip özelliği aynı dinden olan müslümanların bu yıllar hakkındaki zıt görüşü. şöyle ki rte 90'ları sevmezken, onu dindar sayan genç dindarlar 90'lar'a takıntılıdır. yaşı büyük olanlardan bu dönemi sevenler de sevmeyenler de bulunmaktadır.
bugünden tek farkı hayatımızda iletişim teknolojilerinin ve sosyal medyanın olmadığı yıllar olmasıydı.
bunun dışında o zaman da bu kadar cahil, bu kadar problemli bu kadar kompleksli bir halktık. yalnızca birbirimizden haberimiz yoktu. ayrıca her dakika birbirimize ulaşmak zorunda değildik. dolayısıyla sürekli paranoya yaşamıyorduk. o yılları güzel hatırlamamızın sebebi bu. ne daha kötüye gittik ne de daha ileriye.
"gelişmekte olan ülkeler" tabirinin içinde kalmak, bir yolculuk sanrısının içinde üretilen yeni batı mallarının tüketicisi olarak varını yoğunu kendini geliştirenlere verip bundan mutlu olmak demektir. o gün de böyleydik bugün de öyleyiz. sadece en büyük tüketici olduğumuz sosyal medyanın yan etkilerinden muzdaribiz o kadar.
kötüyr gitmedik, iyiye de gitmedik, son 20 yılda aldığımız mallar dandik çıktı, o kadar.