belki bir çok şey yoktu ama huzur doluyduk kapıda oynamaktan yemek yemeye eve gitmezdik rahmetli annem babamı peşime gönderirdi kaç sefer kovalamıştır yemeğe geleyim diye o zamanlar yediğin dayak bile lezzetliydi o kadar diyorum.
O zamanlarda yaşayanlar için teknolojinin çok geliştiği zaman dilimi.
90'ların sonlarında insanların daha önce hiç görmedikleri kadar gelişmiş bilgisayarlarla tanışmaları,internet,Half life,Counter Strike gibi 3D oyunlar,ilk bilgisayar yapımı 3D animasyon Toy Story...Günümüzde o zamanlara bakılınca çok eski görünüyor fakat o zamanlarda insanlar bu şeyler karşısında "vay be" diyerek şok geçirebiliyordu.
Zamanın durması gereken yıllardı. Zamanı durdurma şansım olsa 16 ağustos 1999'da durdururdum. Sokaktaki insanların yüzü gülerken, henüz o gece yaşanmamışken, onca çocuk kimsesiz kalmamışken, bizler daha özgürken, ben tek aksiyonu kendisini uyutmaya çalışan babasını uyutup kaçmak olan küçük bir çocukken, troll denildiğinde masum bir oyuncak çeşidinin akıllara geldiği o zamanlar bitmemeliydi.
çocukluğumu yaşadığım muhteşem seneler.
ne çocukluk kaldı ne de o güzel şeyler.
gerçek şu ki her geçen gün daha da uzaklaşıyor o günler ve biz yaslanıp gidiyoruz...
karışık kasetler dolduruyorduk. kasetlerin bir tarafı hareketli müzik, bir tarafı slow olurdu. bazen bir tarafı yabancı, bir tarafı türkçe olurdu. bazen de bir taraf pop, bir taraf arabesk. hatta kendi sesimizi kaydederdik acaba nasıl şarkı söylüyoruz diye.
günün altın ışıklı saatleri gibidir doksanlar. youtube'da biri rafet el roman'nın affetmem şarkısının videosunun altına şunu yorumu girmiş ve noktayı koymuş:
"sihirbaz değildik belki,
ama çok şey kaybettik be"