Toplumda barış olmadıkça demokrasiye, demokrasi olmadıkça barışa ulaşılamayacağı gerçeğinden hareket ederek; farklılığın reddedilmediği, farklılıkları meşru kabul eden bir siyasal, sosyal ve kültürel yaşam ortamının yaratılması, bunun için gerekli düzenlemelerin geciktirilmeden yapılması kaçınılmaz hale gelmiştir.
Bölgede normalleşme mutlaka sağlanmalı, çatışma ortamında bulundukları yerlerden göçe zorlananlar geri dönüş olanağı arayışında, evleri ve malları tahrip edilenler zararlarının tazmini bekleyişindeler.
Bölgede özel tim türünden tüm özel savaş birimleri ve koruculuk, bölgeye aktarılan bütçe için ağır bir yük. Bunlara gerek kalmayacak bir barış iklimi bu kaynakların da verimli kullanılmasını sağlayacaktır.
Çeyrek yüzyılı bulan düşük yoğunluklu savaşın gerekçesini oluşturan harcamaların, barışın tesisi ile sivil harcamalara dönüştürülmesi, iş ve aş yaratan yatırımlara dönüştürülmesi, bölge insanının beklentilerine daha çok cevap verecektir.
Bu nedenle, bölgede barışın tesisi ve asker-polis harcamaları nın azaltılarak bunların istihdam dostu yatırım harcamalarına dönüştürülmesi, hem tüm Türkiye ye yayılan vergi mükelleflerinin, hem de iş ve yatırım bekleyen Bölge insanlarının beklentilerini karşılayacaktır..
Doğu ve G.Doğuya pozitif ayrımcılık uygulayan politikalar geliştirilmeli, 50 il için geçerli kılınan teşviklerden farklı, Bölge illerine özel teşviklerle yatırımlar canlandırılmalıdır.
Kamu yatırımları, istihdam yaratıcı özellikte olmalı, artırılmalı ve mevcutların ödeneklerine öncelik verilerek tamamlanması hızlandırılmalıdır.
Bölgenin yerel yönetimlerine ihtiyaçları olan kaynaklar aktarılmalı, kişi başına mahalli harcama düzeyi hiç olmasa Türkiye ortalamasına çıkarılmalıdır.
Bölgede var olan aşiret sistemi ve geri kalmışlık sorunuyla ilgili özel tedbirler alınmalı, eve hapsolan, eğitim alamamış, ev ve çocukların bakımını tek başına üstlenmek zorunda kalan kadınlar için özel eğitim olanakları sağlanmalıdır.
Daha kalıcı ve sürekli bir barış ortamı için ise en doğrusu, genel politik bir affın ilanıdır. Herkesin politik, toplumsal ve ekonomik haklarından yararlanabilmesi için gerekli yasal ve sosyal düzenlemeler gecikmeden yürürlüğe konulmalıdır.
doğu, coğrafi yapısı ve yöresel kültürleri ve gelenekleri (ağalık sistemiyle ezilen köylüler, tarımın kısıtlı olması, kültüre kapalı düzen vs) nedeniyle geri kalmıştır.
özellikle geri bırakılmamıştır.
pkk terörünün arkasından gelen teşviklerin yatırıma dönüşmesi bizzat pkk tarafından engellenmiştir. bölgede bugün görülen birtakım zenginlikler ise abd'nin desteklediği ayrılıkçıların yaptığı ticaret ve yatırımlardır.
doğu'da öğretmen ve okul açığı, doktor ve hastane açığı mı vardır? evet ama bunun sorumlusu devlettir diyen ayrılıkçıdır. sorumlusu o doktorları ve öğretmenleri o bölgede yaşatmayan terördür ve terörü de biz istemedik. antidemokratik ''mecburi hizmet'' kanunlarıyla istanbullu, ankaralı, manisalı doktorları doğu'ya göndermiş ve bu nedenle eleştrilmeyi göze almış olan da türkiye cumhuriyeti devletidir.
nasıl ki insanları örterek türban ve pardesü üniformasına sokan ve gericilikten çıkar sağlayan (cep dolduran, devlete egemen olmaya çalışan ve güç kazanan) din mafyası; o kullandıkları insanların gerçek dinlerini öğrenip bireysel aydınlanmsını istemiyor ve sadece kendi (şeyh, şıh,tarikat) ağızlarından çıkan sözleri gerçek dinmiş gibi kabul edecek zihniyette yani cahil kalmalarını istiyorlar ve bunun için eğitim birliğini baltalayıp çeşitli yeraltı ve yerüstü kurslar açıyorlarsa, türkiye cumhuriyetini zalim ve tsk'yı katil olarak göstermeye çalışan ''bop'' projesi sahipleri ve bunların taşeronları olan pkk , barzani -kdp- ve talebani de bu kürt vatandaşların devlet gözünde ''eşit'' olduklarını farketmelerini ve devlet eliyle ezilmediklerini anlamalarını istememektedirler.
doğu'ya yatırıma 20 seneden fazla süredir teşvik vardır ancak bu, türkiye cumhuriyeti'nin popülaritesini artırmasın diye, pkk ve ayrılıkçı güçlerin engellemesiyle hayata geçirilememiş, şahsi çıkarına düşkün bazı işadamlarının temel atma şovlarıyla başlayıp su dolu çukurlar haline gelen yatırımlar olmuşlardır.
korucularda ve benzeri savaştan çıkar sağlayanlar arasında da ikili oynayanlar artmıştır.
malesef bizimle oyuncak gibi oynanmaktadır, biz ise birbirimize bok atmaktan gerçek düşmanlarımızı birtürlü idrak edemiyoruz.
