türk medya sektörünün ve türk siyasetinin geleceğini belirleyecek bir ak parti stratejisi.
yaklaşık yarım asırdır medyanın tüm nimetlerinden yararlanarak "hükümet kurdurup hükümet düşürten" bir güce dolayısıyla imtiyaza sahip olan doğan grubunun artık medya sektöründen tasfiye edilmesi için girişilecek harekat başlatılmıştır.
bu yanlızca medyanın kendi içinde kendi geleceğini belirleyecek bir devrim ya da dönüşüm (ne derseniz deyin) olmayacaktır. doğan medyasının tasfiye edilmesi salt medya sektöründe değil türk siyaseti başta olmak üzere çok çeşitli alanlarda devrime neden olacaktır.
bir gaztecilik öğrencisi olarak geleceğimi şekillendirecek kişilerin gazeteciliği türlü türlü işlerle pisleten insanların olmasından elbette yana değilim. doğan grubunun yarım asırdır uyguladığı "işine bakarsan işime bakarım" politikası, siyseti hatta ulusal siyaseti doğrudan şekillendirme sonucunu doğurmuş ve 28 şubat gibi birçok antidemokratik hareketler gücünü bizzat bu ibirlikçi medyadan almıştır.
ama artık başbakanın bugün yaptığı açıklamadan sonra doğan medyasının yeni bir yapılanma geçireceği savaşın sonunda ya tasfiye edileceği ya da ak peati'yi medya gücünü kullanarak tasfiye ettireceği açıktır.
ak parti türkiyede 50 yıldır yapılamayanı yapmış ve doğan medyasının "savaş açarız" tehditine hodri meydan diyerek meydan okumuştur. zira doğan medyası artık hernekadar hala güçlüyse de ak parti medyası dediğimiz medyanın güçlenmesiyle güç kaybına uğramıştır. başbakan'ın tehdite boyun eğmeyerek dağan medyasına meydan okumasında arkasındaki medya gücünün farkında olması yatmaktadır. 28 şubat sürecindeki rp'liler ile ak partiler arasında işte bu büyük fark yatmaktadır.
kendi medyasını oluşturmayı başarmış bir iktidarın yılrdır işlerini medya gücüyle halletmeye çalışan ve işlerini haledebilmek için türkiye'in ulusal siyesetiyle hiç düşünmeden oynayan bu medya grubuna karşı başlattığı hareketın sonuçları bana kalırsa bir tarafın yenilmesi ve gücünü tamamen kaybetmesiyle sonuçlanacaktır.
nasıl ki yıllarca öcü gösterilen sovyetler birliği dağıldığında abd tüm dünyanın ağzına sıçtı ise, şu an ülkemizde ak partiye muhalefet eden tek güç olan doğan medya grubu'nun tasfiye edilmesiyle "keşke aydın doğan olsa çalsa çırpsa, gücünü çıkarları doğrultusunda kullansa" diyeceğimiz günlerin habercisi olan tehdittir.
tüsiad ile ilişkileri nasıl etkileyeceği merak edilen işlem. tüsiad'ı külli karşısına alabilir mi bilinmez, ama başbakan ayağını çürük tahtaya basmıyor gibi. eğer alenen bir savaş ilan ettiyse yedeğini bulmuştur muhtemelen. uzun süredir devam eden akp zengin kesimi oluşturma çabası gayet başarılı giderken daha bir anlam kazanıyor. ekonomi önemli, unutmayın, 28 şubat'ın ekonomi temelleri olan bir hareketti, belki aslında sadece tüsiad'ın müsiad'a yaptığı darbe idi.
bur grubun tasfiyesinden sonra medyanın tek ses olması beklenen hareket.muhalefet kalmayacağı için gözümüzü artık sağ medya boyar ve kapatır.işte o zaman ülkemiz ne tarafa gider bilemem.bu tasfiyeden sonra sanırım cumhuriyet gazetesi cübbeli ahmetin olur ve ramazan sayfası açar,kuran elif bası verir ve bazen şu türde manşetler çıkar din elden gidiyor, örümcek beyinli laikler iyice azıttı falan.
an itibariyle çok yanlış olacak bir durum. cemaat medyası, cılız bir çukurova ve doğan medyası birbirini dengelemeli ve özgür bir basından daha kötü olsa da, çeşitli bir basın sahibi olmalıyız.
birkaç sene önce doğan gurubuna lanet ediyorduk; ancak şimdi bir denge söz konusu. doğan gurubu bir gün bir şekilde sevilecekse, o günler bu günlerdir.
başbakanın bugün yaptığı açıklamalarla kuvvetlenmeye başlayan ak parti stratejisi. başbakan yaptığı açıklamada aydın doğan'a 1 hafta süre verdiğini aksi halde gizli kapaklı herşeyi kamuoyuna açıklayacağını söyledi ve ekledi; "bu iş burada bitmez, takipçisiyiz".
türkiye'mizin bir adet mikroptan daha kurtulacağını gösteren durum.
mikrobu tasfiye edenler, tasfiye edilen mikrop kadar tehlike arz etmediğinden dolayı zamanı gelince bahsi geçen bu mikroplar da halkımızın bünyesinden tasfiye edilecektir.
başbakanın medyayı kontrol altına alabilmek için yaptığı ve halkımıza da 'bizim başbakan çok mert adam be abi' dedirten aydın doğan - tayyip erdoğan kapışmasının bi sonucudur.