Suç-Dram-Komedi başlıkları altında filmi yorumlayabiliriz. oyunculukların kalitesini tartışmak söz konusu bile değil. Son saniyesine kadar merak içinde bırakan sayılı filmlerdendir. Abd deki eşcinsel yaklaşımıda aktaran film felsefe açısından üst düzey ve yorumunda büyük derinliklerine inebileceğimiz bir film.
filmin ruhuna sinmiş belli belirsiz bir (bkz: stockholm sendromu) ndan bahsetmek mümkün.
senaryonun yaşanmış bir olaya dayanıyor olması, filmin etkileyiciliğini arttırıyor.
filmin en çarpıcı noktası ise, film boyunca banka soyguncularına yakın duran, hatta kim yerlerde işbirliğine giden banka personelleri, finalde adeta sihirli bir değnek değmişçesine, saf değiştiriyor, hatta ruhen de farklı bir atmosfere bürünüp soyguncuların karşısında konumlanıyor. yani tek bir mermi, insanların algılarını ışık hızından daha hızlı bir şekilde değiştirebiliyor.
filmin final sahnesi, gücün doğası hakkında sarsıcı bir ipucu veriyor bizlere...
1875 yapımı baş rolünde alpacino'nun tek başına sırtlanıp götürdüğü, yönetmenliğini sidney lumet'in üstlendiği filmdir. orijinal isimleriyle tanıyacak olursak;
olay tamamen gerçekten alıntı olup john wojtowicz'e telif hakkı ödenerek beyaz perdeye dökülmüştür. telifi 7500 dolar + yüzde 1 hisse ile veren wojtowicz, 2500 dolarını eşi ernest aron'a göndererek ameliyatını olmasını sağlamıştır ve ernest kadın olarak, liz adında ölmüştür.
filme gelecek olursak başta da dediğim gibi alpacino'nun oyunculuğunu inanılmaz konuşturduğu film lakin bana göre scarface de zirvesindeydi.
her şey bir yana kimse farketti mi bilmiyorum ama 75 yapımı bir film olduğu için ve konusu itibari ile banka soygunu olduğu için bana aynı zamanda Norrmalmstorg soygunundan yani bilinen adıyla stockholm sendromunun da çıkmasını sağlayan stockholm soygunundan da etkilenilmiş. malum stockholm olayı 73 de gerçekleşti.
işin bir de bu yanı var john wojtowicz'in soygunu stockholm'den 1 sene kadar önce olmasına rağmen çok değişik bir bağdaşma var iki durum arasında. sanırım yönetmen de bunu görerek bu iki olayı biraz biraz birbirine geçirmiş.
--spoiler--
çünkü banka içindeki çalışanlar sonny ve sal'e çok iyi davranıyorlar hatta bağlılığın simgesi olarak son sahnede maria arabadan inerken sal'in ilk uçak yolculuğu olduğunu bildiği için ona bir hatıra bırakmak maksadı ile kolyesini veriyor. daha öncesinde bankadaki rahat, sonny ve sal'e güvenir tavırlar da bunun kanıtı.
--spoiler-- *
tek mekanda geçmesine rağmen sıkmayan film. filmde homofobiye, realiti şovlara, polis terörüne, kitlesel hareketlere, stockholm sendromuna alttan alttan değinilmiş ama hiçbir olgu göze batmıyor. ayrıca sonny karakterinin uğruna banka soygununa kalkıştığı kişinin, sonny ile görüşmek bile istememesi ve adamın tam bir loser olması çok üzücü. filmi izlerken soygunculardan yana oluyorsunuz.
Al Pacino mükemmel oynamis dokturmus resmen ama yorumlari okuyorum bir kiside mantik hatalarini fark etmemis sizin izlediginiz filme yani ya.
--spoiler--
1) Filmin 62.dakikasinda ote boka siritan kivircik karinin elinde al pacinonun silahi var! kadin silahla dans ediyo icerde de sal kola icerek diger kadinlara sigara icmeyin diye muhabbet ediyo onunda silahi nerdeyse artik ve bu bir soygun filmi!
2)Al Pacinonun icerde telefonu olmasina ve disarda 250 polis olmasina ragmen 30 kez banka disina cikmasi hele arkasini donmusken onunla beraber cikan hatunun sniperlarla muhabbet etmesi nedir ya.
ondan sonra icerde herkesin kafasina gore takilip kola icmesi dans etmesi mi dersin esleriyle konusmasi mi dersin, filmin baslarinda ki sacma diyaloglar mi dersin adamin elinde silah var kadin konusmana dikkat et genc kizlar var diyo ya.
ve daha bunun gibi bu filmi izleyipde sunlari fark etmeyen maldir.Ozet al pacino mukemmel oynamis ama vasat bir film.
--spoiler--
Hayatımda izlediğim en iyi filmlerden kesinlikle. KUrgusu, senaryosu, gerçekçiliği, oyunculukları, finali, diyalogları her şeyiyle kült bir filmdir. Kesinlikle her filmseverin izlemesi gerekir...
hiç yoktan bir kült filmdir. aslında hikaye ve oyunculuk güzel ama bu tarz film sevmeyenler için izlemesi zor bi film.yinede herşey bir yana filmin detayları mistir mis.
konusunu gerçek bir hikayeden alan 1975 yapımı al pacino filmi...
al pacino, john cazale ve kıvırcık kızıl saçlı, kıtırpiyoz bir çocuğun bir bankanın önüne park ettikleri arablarının içindeki gergin bekleyişleriyle başlayan film, giriş paragrafını atlayarak filme konu olan olaylar zincirinin bodozlama başlamasıyla start alır.
filmin geri kalanı al pacino'nun tek kişilik bir gösterisi tadında geçer. zira filmin yapımcıları al pacino'nun etinden, sütünden ve yününden sonuna kadar yararlanmak istemiş ve bu doğrultuda tüm olaylar, al pacino'nun canlandırdığı "sonny" adlı karakterin etrafında döndürülmüştür.
senaryosu itibariyle pek bir şey vaat etmeyen film al pacino'yu farklı bir rolde izlemek için kaçırılmaz bir fırsattır.
tony manero'nun * idolü olan ve yollarda "al pacino! attica! attica!" diye bağırarak gezmesine sebebiyet veren sonny wortzik* karakterinin başrolde olduğu etkileyici film. en güzel sidney lumet filmlerinden biridir.
1975 yapımı yaklaşık 124 dakika uzunluğundaki film. Filmin yönetmenliğini Sidney Lumet yapmıştır. Al Pacino, John Cazale ve Chris Sarondon'un rol adığı filmdir.
başrolünü al pacino nun oynadığı 1975 yapımı bir amerikan filmidir.pacino bu filmde biseksüel bir banka soyguncusu olarak karşımıza çıkar erkek olan sevgilisini ameliyat ettirebilmek için banka soyar ya da soymaya çalışır ama olay zamanla bir medya trajedisine dönüşür. **
gerçek hayatta bir olayın aydınlanmasını sağlamış bir gazete makalesinden yola çıkılarak senaryolaştırılmış film. al pacino'nun Sonny Wortzik karakteriyle aday gösterildiği en iyi Erkek Oyuncu Oscar Ödülünü alamamasının tek nedeni Jack Nicholson'ın One Flew Over the Cuckoo's Nest* filmindeki muhteşem performansıyla yarışmış olmasıdır.