Zordur doğu da asker olmak, hem de çok zor. Bir çeken bilir, başka kimse bilmez anlayamaz bile. Görürsün imkansızlığı yada var olduğuna inandığın imkanı kullanamamayı. Unutursun sivili, hatta hayatı, yeri gelir nefes almayı bile unutmak istersin. Bol bol geçmişini sorgularsın gelecek planlarını kenara bırakırsın, çünkü geleceğin olacak mı gelecekte olabilecekmisin düşünmek istemezsin. Sormaz mevziidaşın sana neden 3 paket sigara içtiğini bilir çünkü oda, anlamsızda olsa griye bulanmış dumanda moral aradığını. Bir gün silah sesi duyarsın, sivilde duyduklarından ya da eğitim atışlarındaki seslerden farklı olduğunu hissedersin. Korku düşer önceleri yüreğine elin ayağına dolanır ne yapacağını şaşırırsın. Takvim yaprakları azaldıkça farkına varmadan alışırsın seslere farkında değilsindir bağımlılık yapmıştır. Kulağın silah sesini arar. Uyurken duyduğun silah sesini hoşgörüyle karşılamaya başlarsın. Normal sıradan bir durum olmuştur artık. Düşünürsün sevdiklerini düşünürsün ananı, babanı varsa yârini uzaktasındır onlardan, desteğe ihtiyaçları varsa yanlarında değilim diye kahredersin kendini ama elden bir şey gelmez.
Sabah kalkarsın yine sıradan bir gündür. Akrebin yelkovanı kovalamadığını düşünürken acı haber ok gibi girer mevziine şehit düşmüştür arkadaşın. Bıçak kesmiş gibi soğursun hayattan. Ne yemek ne su ne sigara canın istemez hiçbir şeyi. Zaman geçmiştir fakat farkında değilsindir, hayatta olduğunun bile farkında değilsindir. Derken arkadaşın gazi olur. Yine bir burukluk kaplar içini düşünürsün, artık arkadaşın için bambaşka bir hayat vardır. Onun gözünden dünyaya bakmayı düşünürsün sadece düşünürsün karanlıktan başka bir şey göremezsin, vatan için gözlerini kaybetmiştir . Ararsın moral vermek istersin ama kelimeler boğazında düğümlenmekten başka bir işe yaramaz. Cılız bir ses ile vatan sağ olsun devrem der.
Gün gelmiştir. Tezkereyi alırsın. Geçmek bilmiyor dediğin günlere, ulan ne çabuk geçti dersin.Dönüş yolu başlar ve o kadar kısa sürede özlediğini, özleyeceğini anlarsın.Sivile gidersin.Sadece gidersin aklın ordadır.Hep geriye dönmek istersin.
"türk-kürt savaşı" tiyatrosunda yönetmenler ceplerini doldururken bizim gencecik evlatlarımız önemli bir role gelebilmek için yeri geliyor gazi oluyor yeri geliyor canını veriyor.
bu ülkede genellikle gariban ailelerin evlatlarının askerlik yaptıkları yerdir doğu. doğu da asker olmaksa her an şehit olma düşüncesiyle vatani görevini yapmaktır.
halkın yüzüne bakmadığı bir kuru ekmek vermediği zorluklar içinde askerlik yapmaktır. tabi ki doğunun tüm illeri ve ilçeleri aynı tepkide değildir fakat parası ile çarşıda aç kalanını bilirim.
giderken yakınlarının "bir daha göremeyiz" der gibi sarılması ve bunu farkettiğinde yüzündeki ifadedir, ömründe 1 kez bile ağladığını görmediğin babanın otobüse binerken gözlerinden süzülen yaşları görmektir, tekrar döneceğini düşünemediğin için annenden, babandan, akrabalarından ve sevdiğin, semediğin herkesten helallik istemektir.
düşürüldüğün ilk pusuda kendini yere atıp, çatışma bittiğinde korkuyla eşelediğin çukura hayretle bakmaktır, keleş sesine aşina olup duyar duymaz kendini yere atıp mevzi almaktır, her türlü fiziksel, ruhsal ve psikolojik baskıya alışkın olmaktır, 35-40 saat uykusuz kalmaktır, 43 numara botun içine ayak parmakların donmasın diye cep sobası koymaktır, saatlerce dağlık arazide yürümektir, hiç bilmediğin bir yere helikopterle bırakılmaktır, saatlerce süren çatışmalara girmektir, şehit verdiğimiz operasyonda tugay harekat merkezine şehidi bildirmesi gereken komutanı ağlamasın diye teselli etmek ve komutanın yerine telsizden "1 şehidimiz var arz ederim" demek ve ardından hıçkıra hıçkıra ağlamaktır, sınırdan 15 km ilerdeki pkk kampına 3 saat yürüyerek gidip taş üstünde taş bırakmamaktır, kurban bayramlarında kestiğiniz hayvanın kesildiği anı, parçalanmasını izlemek gibi birşey değil kesinlikle, öldürdüğün teröristin yanına gidip paramparça olmuş, bağırsakları dışarı çıkmış, organları parçalanmış vücuduna ve yüzüne bakabilmektir, 1 haftalık sakalla dağlarda peşmerge gibi gezmektir, 5 günlük bir operasyonda aralıksız 3 gece uyumadan gezmek ve helikopterle getirildiğiniz tugayda karşılama törenine doğru yürürken sırtınızda 35-40 kg yükle çam gibi devrilmektir, tuncelide askerlik yapıpta taburla gittiğiniz diğer illerden telefonla konuştuğunuz annenize babanıza ilk defa yalan söylemektir, aynı operasyonda birkaç kez çatışmaya girildikten sonra bir daha ailenizi ve sevdiklerinizi göremeyeceğinizi düşünmek bu düşünceyle deli olmaktır, alışveriş yaptığınız marketlerin koli koli ürünlerini pkk mağaralarında görmektir, 6 ay çarşı iznine çıkamamaktır, şehir merkezi girişinde pkklıların otobüs durdurup kimlik kontrolü yapması sonucu tam teçhizat çarşı iznine çıkmaktır, çarşıda gittiğin tantunici de çalışan personeli haftalar sonra dağda öldürmektir, esnafın ve bölge halkının arkandan küfür ettiğini duymaktır, operasyona çıkacağınız akşam tugayın karşısındaki köylerin ışıklarını sürekli kapatıp açıp dağdaki teröristlere haber verdiğini görmektir, her gece rüyanda çatışmaya girmektir, yanına düşen mermiye bakıp ölümün ne kadar yakın olduğunu düşünmektir, tugaya helikopterle getirilen şehidi kucağında taşımaktır ve helikopterle getirilen teröristin ceset torbasını yerde sürükleyerek kenara çekmektir, yaralanıp helikopterle götürülen arkadaşının ardından ağlamaktır, şehit olan askerin ardından hüngür hüngür ağlayan komutanını teselli etmektir, içinden geçilen köylerde 5-6 yaşındaki çocukların attığı taşlara karşılık olarak onlara ton balığı ve snickers vermektir, gecenin 3 ünde bir köyün yakınından geçildiğinde 12 kişinin 12 ayrı keleşle üzerinize ateş ettiğini görmektir, yine o sırada sırtınızdaki çantanın delinmesiyle içindeki kumanya ve suların patladığını görüp şok geçirmektir, şehit olan arkadaşının ailesini aradığında kelimelerin boğazına düğümlenmesidir, telefonda konuşurken duyulan silah sesinde komutan çağırıyor kapatmam lazım deyip telefonu karşıdakinin yüzüne kapatmaktır, -35 -40 derece soğuk görmektir, 2 metre karın üstünde saatlerce yürümektir, gittiğin bir çok karakolda askerlerin yüzündeki öleceğini biliyormuşcasına değişik tarif edilemez ifadeyi görmektir, bir çok karakolda cep telefonunun serbest olduğunu ama telefonun çekmediğini görmektir, şafak 7 derken operasyona gitmek, şafak 3 derken operasyondan dönmektir. en güzel arkadaşlıkların, dostlukların, kardeşliklerin doğuda kazanıldığını bilmektir, askerden sonra düğününe gittiğin arkadaşının ailesi tarafından bir evladı gibi karşılanmaktır. şehit olan arkadaşının annesini aylar sonra telefonla arayıp "anne" dediğinde kendi oğlu zannedip "oğluuumm" dediğini duyunca irkilmek ve tüylerinin diken diken olduğunu görmektir.
askere giderkende dönerkende askeri konvoyla gidip gelmektir, döndükten sonra sivil hayata uzun süre alışamamaktır, her silah sesinde kendini yere atmaktır, yada yanında ateş edilen silah sesine hiç tepki göstermemektir, yeniden ailenin yanında olduğunu düşünüp mutlu olmaktır, en sevdiğin yemeği 1 yıl sonra tekrar yiyecek olmanın sevincini yaşamaktır, operasyona çıkmıyorum diye yalan söylediğin ailene onlarca takdir ve teşekkür belgesiyle, üstün hizmet belgesini gösterip deşifre olmaktır.
son olarak 57. alayda şehit olan dedem gibi, sakarya muharebesinde şehit olan diğer dedem gibi şehadet şerbetini içememektir...