Çalışanlarına karşı Haksızlar dönüyor. Mesela öğretmenlik için başvuru yaptınız. Sizi çağırdılar. Tamam dediler biz sizi arıyacağız. bir kaç hafta sonra Aradılar ve iki hafta deneme süresi verirler.
iki hafta Çalışırsın para vermezler. Sonra iki hafta biter, biz sizi arıcaz derler. Bir kaç hafta sonra Ararlar iki hafta daha çalışmak için.
Bu iki hafta Eylüle hazırlık içinmiş. öncesinde Kontrakt imzalarlar. Yani işe alındın diye. Eylül'de Çalışmaya başlayacaksanız Derler. Aylardan Hazirandır. Sen bu iki haftalık çalışmalardan dolayı hiç bir yerde çalışamaz olursun. Bu iki haftalık Çalışmalardan herhangi bir maaş ödemeside yapmazlar.
Sonra efendim kontrattan sonra bir telefon Gelir. işten Çıkartılmışsın. Neden dersin. Merkezden geldi karar derler. Daha iyi öğretmenler bulmuşlar diye.
Söylemek istediğim Asla Güvenmeyin Bunlara. Sahipleride Yahudi. Kontraktan hemen sonra işten çıkartabiliyorlar, Daha iyi çalışan bulduklarında.
Ayrıca Anaokullarında Hiç bir şey öğretmiyorlar. Herşey Göstermelik. Aileler beğensin yeter. Çocuklarla sadece iyi vakit geçirmeye çalışıyorlar. Öğrenim çok düşük. Ve üstüne üstlük Bencil olmayı, paracıl olmayı, ve Bizim kendi kültürümüzden çocukları uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Ne kalite VAr ne de doğruculuk.
Ben Yaşadıklarımı ve gördüklerimi anlatıyorum efendim.
Saygılar
not: aynı zamanda yabancı öğretmen diye alınanların bir çoğu üniversite mezunu bile değil.
işleyiş hakkında yorum yapamam ancak eğitim anlayışıyla ilgili daha önce de duyduğum yorumlar bunlar. geleceğimizi kimlere emanet ettiğimize biraz daha dikkat etmekte, ince eleyip sık dokumakta fayda var.
işe alınıp haklarınız korunsaydı, paranızı kazanıp orada öğretmenlik yapmaya devam etseydiniz buraya gelip de zaten yahudiler yaeaea der miydiniz merak ettirendir.
ne yahudi sempatim var ne de yahudiyim, sadece bu samimiyetsizlik değil mi. zaten orospuydu boşver ya dermiş gibi.
mesajlar üzerine düzenleme: kimseyi savunmuyorum doğa kolejiyle ilgili hiç bir tecrübem alakam yok, sadece olaylar bize dokunmadan önce, mağdur olmadan önce bu tip yerlere karşı durmayı bilmeliyiz.
öğretmenleri rezalet öğrencilere şişirme not verip çalışkan imajı veriyorlar birde ödev yapmayınca dayak uygulanıyor öğretmenlere gidip hesap sorduğumda ise umursamaz tavırlarıyla dışladılar o günden sonra oğlumu anında okul değişikliği yaptım devlet okulunda gayet mutlu.
Belirli çalışma saatleri olmayan, öğretmen olarak görev yapan personeline yok "dünya su günü, yok "dünya süt haftası" gibi abidik gubidik sebeplerle düzenlediği tamamen gösteriş olan organizasyonları bahanesiyle köle gibi çalıştırırcasına fazla mesai yaptıran, çalışanının çalıştığına pişman olduğu bir yerdir doğa koleji. Adamların cumartesi pazarı bile yok genellikle.
Malum kelimesini maglum (veya mağlum) olarak yazanları işe almadığı için eleştirilen kurum.
Edit: aramızda 3 tane gerizekalı var. Burda doğa kolejini savunmuyoruz ama öğretmenim diye gezen cahillerin mal bulmuş mağribi gibi konuşmasını eleştiriyoruz.
Bu entry, sözlük seviyesini görmek ve gözlemlemek için burada kalacak.
oğlumla birlikte kreş/anaokulu bölümü için görüşmeye gittiğimde gördüğüm gerçektir. 100 metreden sırıtıyor ki her şey makyaj, her şey gösteriş...
Kreşe vereceğim 3 yaşındaki çocuğum için eğitim müfredatlarında pet şişelerle uzay eğitimi olduğunu söylediler. Basit deneyler tabii. bunda abartılacak ne var ki?
yabancı dil, dans, o da var bu da var...
36 yaşındayım ben sıkıldım anasını satayım. Aldım çocuğu çıktım. Hanıma dedim ki: biz bu çocuğu dünyayı kurtarsın diye yapmadık di mi? bu çocuk ne olursa olsun iyi insan olsun ve mutlu olsun.
ilk çocuğumuzun ilk okul görüşmesinden bu kadar bunalmış ayrıldık. Şimdi bizim eşşek sıpasıynan uzay deneyi de yapıyoruz askercilik de oynuyoruz. ağaç dikip sokak kedilerine süt dağıtıyoruz.
Bunları yapmak için doğaya senede 10 bilmem kaç bin lira bayılmak gerekmez. bulduk bi devlet kreşi. gaaaaaaayet de güzel taaam mı.
bu okul hakkında bildiğim ve hatta gördüğüm en gerçek şey, ilanlarında gözlerinden kibir fırlayan minik veletlerin resimlerini kullanması. gerçi ya ne olacaktı ki..
eğitmini bilmem. geçen sene başıma gelen bir olayı anlatayım:
bir gün cuma namazı için camiye gittim. yanında da doğa koleji vardı. ezan okunana kadar çok sessiz bir ortam vardı. ezan okununca okulun içindeki ortaokul veletleri toplanıp camiye cephe olan bir sınıfın bütün pencerelerini açtılar. orası ne sınıfıydı bilmiyorum ama tahminimce müzik yapılan bir sınıf değildi: birkaç müzik enstrümanını toplayıp yüksek sesle müzik yapmaya başladılar. bunu yaparken sürekli pencereye çıkıp kahkahalarla bize laf atıyor, şarkılar söylüyorlardı. caminin avlusunda oturmakta olan ben çok öfkelenmiştim. oradaki ergenlerin tek bir amacı vardı: bir dinsiz gibi yetiştirilmişliğin amacına uygun olarak camide namaz kılan insanları rahatsız etmek ve kötü tarafı belki de bunu yapmalarını hocaları tembihliyordu- öyle olmasa neden kimse onları uyarmadı?- ve biz camiinin onlara göre yobaz, geri kafalı, cahil, hayatta hiç kitap okumamış halkını galeyana getirip onlara saldırtmak istediler ve böylece mağdur edebiyatı orospu çocukluğu dalında bir sürü ödüle layık görülebileceklerdi.
biz ne mi yaptık cemaat olarak? amcalar dayılar gülüp geçtiler, bense yeni bir tespitle dolu bir halde aracıma binip uzaklaştım.
