üstteki değerli bir sözlük yazarından alıntılıyorum;
--spoiler--
"gasparyan'ın büyük bir birikimi var. sazını müthiş çalmak, gösteri yapmak, yanık nağmeler üflemek derdi değil. yaşarmış, birşeyleri hatırlarmış gibi çalıyor. duyabildiğim kadarıyla en güzel hicaz makamını çok yanık üflüyor, hüseyni makamının ezikliğini hissettiriyor."
"gasparyan'ın büyük bir birikimi var. sazını müthiş çalmak, gösteri yapmak, yanık nağmeler üflemek derdi değil. yaşarmış, birşeyleri hatırlarmış gibi çalıyor. duyabildiğim kadarıyla en güzel hicaz makamını çok yanık üflüyor, hüseyni makamının ezikliğini hissettiriyor."
90'lı yıllardaydık ve o zamanlar cd çok lükstü ve cd çalarım da yoktu zaten, albümleri ancak kasetlere kaydettiriyorduk. o günlerin birinde o kasetlere kayıt yaptırdığımız yerde ilk kez bu ihtiyar ak saçlı ustayı dinledim ve hemen orada kaydettirdim albümü kasete... albüm kasetler arasında kaybolmasın diye de kasetin üstüne "anadolu" yazdım çünkü onun sesini duyduğumda işte bu anadolu'nun sesi olmalı demiştim... ve hala dinlerim...
düdük calarak meshur olan ermeni. Turkiye yerine baska bir ulkeye gitseydi degil meshur olmak, herhangi bir sozlukte ismini tasiyan bir baslik bile acilmazdi. bu zevata buyuk sanatkar, virtuoz diyen sukeranin itri'den haberi bile yoktur.
duduk gibi ses genişliği son derece sınırlı bir enstrümanla, insanı ağlatabilecek derecede güzel tınılar yakalayan, dle yaman adlı ermeni ezgisini en iyi yorumlayan müzisyendir.