pek çok filminde az çok görünmeyi seven tarantino'nun filmin sonlarında ortaya çıkan The LeQuint Dickey madencilik elemanlarından biri olarak karşımıza çıktığı film.
sinemalar com adlı sitede "ben beğenemdim bu filmi" diye yorum yazınca -15 oylanan yorumumun filmi. (yahu gerçekten aman aman harikulade bir film değil)
sol frame'de görünce ilgimi çeken film. çok ilginç ama daha önce ismini duymamıştım. yazarların olumlu yorumlarını görünce hemen izledim. gerçekten izlenilesi harika film olduğunu söylemeliyim. yalnız doktor erken öldü galiba, ben filmde en çok doktor shultz'u sevdim. ve evet soundtrack'ları da çok iyi.
Samuel l. jackson' ın müthiş oyunculuğundan sıyırırsak bokun içidir... Pulp fiction' ı yaratan bünyenin böyle sıçıp sıvaması üzücü gerçekten. Hiç şüphesiz tarantino daha önce de kötü filmler yaptı ama bu adeta dipte amuda kalkmak.
kurgusuyla, çekimleriyle, oyunculuklarıyla, aksiyon sahnelerinin doyuruculuğu ile tam anlamıyla mükemmel bir tarantino filmi. bu tanımımla filmi ne kadar etkileyici bulduğumu belirtmiş oldum. ancak özellikle parmak basmak istediğim bir nokta var ki; pulp fiction filminden de tanıdığımız samuel l. jackson'ın oyunculuğu bu film için ayrı olarak değerlendirilmeli. o nasıl bir role oturmaktır. rolünü yaşamaktır. helal olsun dedim. tahmin ediyorum ki oyunculuğu ile her izleyenin uşağa kin beslemesini sağlamıştır. ama jamie foxx(django) sağ olsun içimizdeki kini güzel bir şekilde yansıttı stephen'a.* sadede gelmem gerekirse uzun metrajlı film sevmeyene uzun metrajı sevdirecek bir film. izleyin, izletin..
christopher waltz öldükten sonraki kısımları sarmayan filmdir.
klasik tarantino filmi kendine ufak bi rol vermiş herkesi öldürmüş v.s
basit bi kurguyu en iyi şekilde anlatmış.
izlenesi film ama efsane arşivinde yer edecek bi film deil tabi.
Tarantino yine tarantulalığını göstermiş. Oyunculuğu bok gibi olup kendine bir özeleştiri çekse de yönetmenliğini şaha kaldırmayı unutmuyor. Belli bir zaman film izlememiştim, bununla başlamak nedense çok iyi geldi. Biz buna spagetti western değil de tarantula western diyebiliriz..
Oyunculuklara parmak atarak başlamak istiyorum. Hele ki Christoph Waltz'a ayrı bir parantez açarak yapacağım bunu. Hem Schultz karakterinin harikalığını hem de bu karakterin fedakârlığını o kadar iyi yansıtıyor ki hayran olmamak elde değildi. O yüzden hayran oldum gitti. Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü almasına rağmen adeta başroldü. Mükemmeldin be ustacım. Leonardo DiCaprio ise açıkçası acımasız pazarlıkçı rolünü çok iyi üstlenmiş. Kötü olmasına rağmen Leonardo olduğunu bildiğim için kızamadım da. Fakat aynı şeyi Samuel L. Jackson için söyleyemem. Köpürdüm lan izlerken. Jamie Foxx'da karizmasını konuşturmuş sadece. Gerçekten yakmış ve kavurmuş her yeri.
Film bilindik geyik, uzun uzadıya Tarantino diyalogları içermiyor. Bunun belki western ağırlığı ile ilgisi bulunabilir. Ama diyaloglar müthiş zeka ve komedi kokuyor. inanılmaz derecede eğlenceli diyaloglar görebilirsiniz. Hatta şu sahnelerde ki diyaloglar beni gülmekten öldürdü..
- Reis'in evinde Django'ya nasıl davranılması gerektiği sahne. Harikulade.
- Schultz'un, Alexandre Dumas konusunda Candie'yi göt etme yolu. Zeka dolu..
- Yine Reis ve çetesinin bizim ikiliyi yakalamaya gittiklerinde başlarına geçirdikleri çuvalın dayanılmazlığını sergileyen diyaloglar. Bu sahne adamın amına koyar uyarmadı demeyin sonra.
- Candie'nin kafatası hakkında yargıları. Bu sahne özellikle dikkat arttırmak için birebirdir.
Yani buradan da göreceğiniz üzere diyaloglar yine harikadır, yine şahanedir efendim.
Kan sahneleri tam Tarantino sahneleriydi hiç şaşırmadım. Ancak görüntü yönetmenliği de harika.. Sahneler arası geçişler vs. cidden çok güzel hazırlanmış diyebiliriz. Konu olarak ne kadar normal gözükse de film kurgusu bakımından dikkati fazlasıyla hak ediyor. Bu arada değinmeden etmeyelim. Soundtrackleri başlı başına enfes. Sıkıldıkça dinlenecek cinsten.
Filmin süresi de kesinlikle uzun değildir. Bir iki saat daha olsa izlenirdi gerçekten. izleyince Tarantino yine yapmış diyeceksiniz. Yaman fetişistsin Tarantino!
"tarantino film çekmezse biz ne yaparız?" sorusunu akıllara getiren bir filmdir. adamın kült olmayan, muhteşem bir yaratıcılığa sahip olmayan filmi yok gibi.
christoph waltz'a bundan sonraki filmlerinde ne rol vermeyi düşünüyor bilmiyorum, ama 2-3 oscar daha alabilir bu gidişle kendisi. ailecek taparak izliyoruz. aman başına bir şey gelmesin, nazar değmesin tü tü tü.
müzikleri ve tarzıyla her açıdan gerçekten en az 9luk bir film yaratmış.
son olarak samuel jackson asla gitmez bu dünyadan umarım. insanı kahkahadan altına sıçırttırmış ve her sözünde kendisinden nefret ettirirken sevdirmeyi de başarmıştır.
ozet gec pic tandansi yakalamak gerekirse harika filmdir. cok dusundum, bu filme nasil methiyeler duzsem diye. sonra ne anlatsam yetmeyecegini dusunup tek cumle soylemeye karar verdim: en iyi film oscarini alamamasinda emegi gecen herkesin allah belasini versin. filmden anlayan, anlamayan herkesi hem estetik hem teknik anlamda dibine kadar doyurabilecek bir film. tipik tarantino abartilarinin yaninda o kadar kani insani rahatsiz etmeyecek sekilde akitabilmek kolay is degil. oyunculuklari anlatmaya gerek yok. muzikler desen o ayri bir entry konusu. 'ay nesi abartiliyo yeaa' diyen entellere de kafam girsin. yok bayimis. ulan ne gormek istiyosunuz, ozel hayatinizda ne bicim maceralar yasiyosunuz anlamadim ki ben. abartili sahneler varmistir. oturup bir dusunelim acaba neden abaetmislar allah allah... evet, eyyorlamam bu kadar.
mükemmel bir quentin tarantino eseri.
tarantino'nun kendine özgü dokunuşu, birbirinden güzel müzikleri, kaliteli oyuncuları ile 10 numara olmuş film. özellikle christoph waltz ödülü sonuna kadar haketmiş. leonardo dicaprio ve samuel l. jackson'a ise söyleyecek hiçbir şey bulamıyorum, döktürmüşler.
filme dair aklımda kalan tek soru işareti kırmızı maskeli kadın oldu. filmde 2 yerde görüyoruz ve özellikle 2. sahnede, bir fotoğrafa bakarken kadını uma thurman sanmıştım. "şimdi ortalığı kan gölüne döndürecek" derken öldü kadın. filmi izledikten sonra araştırınca kırmızı maskeli kadının zoe bell olduğunu öğrendim. ortalığı kan gölüne çevirmese de kadına ve fotoğrafa neden odaklanıldığı bir soru işareti olarak kaldı zihnimde.
söz konusu tarantino olunca, bu kısa ama dikkat uyandıran 2 sahnede neyi amaçladığını merak ediyor insan.
