dişçiye gitmekten kaçmak, korkmaktır. günlerce diş ağrısı çekilir, geceler ve gündüzler kabuslar yaşanır, hepsi dişçiye gitmeyi biraz daha ertelemek içindir. sonra birgün ağrılar dayanılmaz seviyeye gelir, el mahkum dişçiye gidilir. sıranın kendisine gelmesi beklenir, isminiz söylenir, kalp deli gibi çarpar, dişçi koltuğuna oturulur, gözler yumulur, "dızzzt duzzzt" sesleri eşliğinde bir alet ağzınızda dolaşır, sonra doktor "geçmiş olsun" der, "bu kadarcık mıydı?" denilir.*
eğer anneniz dişçi ise çareniz yoktur.küçükken sallanan ve asla ellettirmediğiniz dişlerinizi siz ağız açık uyurken çekiverir.eğer son aşamadaysa o diş, uyanmazsınız.sabah ağzınızın kenarındaki kanları görerek basarsınız çığlığı.eğer diş normal safhadaysa ağzınıza dolan soğuk tatla uyanır annenizin alayla gülen gözlerine bakmamaya çalışarak lavaboya koşarsınız.olduğundan daha çok yaygara yapıp intikam almaya çalışırsınız.ama anneniz tınmaz bile...
korkulmaması gerekir.çünkü sağlıklı gülüşler sağlıklı dişlerde bulunur.
2 gün sonra 20 lik diş ameliyatım var korku ise 0 hatta bir an önce girmek istiyorum.bakalım 2.randevuda da aynı şeyleri söyleyebilecek miyim.
Çok normal bir şeydir. Ben her seferinde korkarak giderim. Ama korktuğuma da değer. Geçen sefer dişimi çektiğinde yanağım davul gibi şişmişti acısündan söz etmiyorum bile..