işin estetiğini filan geçtim. insan kendi tatlı canı için bile dişlerini fırçalamalı, aksatmamalı. o dişçi koltuğuna oturduğunda
yaşanılan pişmanlık tarif edilemez.
maalesef ergenliğini ve yetişkinliğini 90'lı yıllardan önce yaşayan çok sayıda insanımınızın içinde bulunduğu eylem. o yıllarda ülkemizde ağız ve diş sağlığı konusunda bilinçlendirme yok gibi bir şeydi. günümüzde özellikle kırsal kesimdeki ihtiyarların dişlerine bakın; ya bakımsız ve leş gibi ya da durum çok kötüye gidince mecburen baktırılmış dişler. adama formalite icabı diş fırçası alınmış ama garibim aylardır gıcır gıcır kabında duruyor.
90'lı yıllarda bu konuya hassasiyet artmaya başladı da bu tiplerin yoğunluğu günümüzde o yıllara göre daha da düştü.
ben gün içinde dışarıda yemek yedikten sonra bile rahat olamıyorum, kirlenen dişlerimi göstere göstere sırıtmamak için çabalıyorum. o çimento gibi ağızla bir ömür yaşayan varlıklar var ey ahali!
lisedeyken sınıfımda vardı böyle bir tip. hiç fırçalamazdı. bir gün dayanamadım sordum kendisine: yahu hiç mi ağrımıyor dişlerin, ya da hiç mi rahatsız olmuyorsun diye. bana verdiği cevap şuydu:
binim dişlirim cim gibi. hiçte firçilemiyorum.
meali: benim dişlerim cam gibi. (diğeri belli zaten)