Türkiye'de her gün ortalama iyi yapım bir diziyle, bir gün romantizm, bir gün entrika, bir gün macera, bir diğer gün acılarla dolu anlar yaşayan toplumumuzdur. Günün diğer saatlerinde konuşabilecekleri sosyaliteleri yok denecek kadar azdır. Kuzey'in attığı kafayla mutlu olan, Polat'ın kurşuna dizdikleriyle intikam alan, Hürrem'in kurduklarıyla gün'lerine gündem biriktiren bir toplum...
Diziler suçsuz, orada sunulan yapay senaryolardaki o çekici detaylardan çok fazla yok bu toplumda. Lüks arabalarla işinden evine gönderilen bir sekretere her gün yarım saat durakta soğukta bekleyen bir başka sekreter neden özenmesin ki? Ya da silahından çıkan kurşunların hesabı sorulmayan bir kahramanla neden gurur duymasın ezilen tamirci çırağı... Diziler eğlence amaçlı seyredilmez bizim toplumda. Herkesin ikinci mutlu olduğu bir hayatı var. Akşam yemeğinin ardından haberleri teğet geçip, sıkıldığı hayatı bir kenara bırakıp, onu mutlu eden 120 dakikalık dünyanın içerisinde kendini aramak fazla değil bu insanlara...
bu tür toplumlarda artık resmen diziler yoluyla topluma duygu bağışıklığı yüklenmiştir. zaten haberlerde insanlığın öldüğü anları bir çok kez görüyoruz ve ayıplıyoruz. ticari amaçlar uğruna insanlar koyunlaştırılıp hayal güçleri hapsediliyor.
Eskiden bir Yugoslavya vardı
Bilmem kaç parça oldu
Bu parçalanmadan önce aynı böyle
Millete diziler izletmisler
Yıllar sonra oraya giden bir alman muhabir
Yerlilerle röportaj yaparken
+Amca bu iç savaşın olacağını hiç anlayamadiniz mi ?
-hic bir şeyden haberimiz yok tu kızım zira o Zaman
Çok meşguldük bize dizileri izlettiriyorlardi.
Aslında insanlar o dizileri mecburiyetten seyrediyor. Gündemin gürültüsünden, baş ağrıtan yalan dolu siyasetinden uzaklaşabilmek için seyrediyor. çünkü her sektörde gün boyu sömürülen insanların akşam eve gelince yorgunluktan bir şey yapası gelmiyor ve uyuya kalana kadar o dizilere dalıyorlar...
aktivite yapacak olsalar bile maddiyat konuları izin vermiyor.
her yerinden dram, ensestlik ve şiddet fışkıran dizilere gelecek olursak. bu da senaristlerin ve yapımcıların suçudur. kafalar nasıl çalışıyor bilmiyorum ama farklı bir dizi yapamıyorlar. Ya şiddet, ya dram ve kavga ya da zengin oğlan ile fakir kızın yalan dolanlı aşk hikayesi... Bunlardan farklı olarak sadece asker dizileri kalıyor, onlarla da millet gaza gelip sosyal medyadan ülke fethetmeye çalışıyorlar.
Yani millet sadece senaristler ve yapımcılar ne yaparsa onları seyrediyor. Bakıyorlar reyting oluyor, ben de böyle bir şey yapayım diyerek artıyor sayıları. ama bilmiyorlar ki mecburiyetten seyrediliyor...
Zalim istanbul'u sırf Cemre/Nedim aşkï için başladı izleyenler engelli bir genç ve ona aşık olan hemşiresi sonradan çok bozdular bu özgün hikâyeyi. Yazık ettiler. aşk hiçbir şeye engel değil mesajı vardır sanıyorduk. Herkesin engelli adayı olduğunu anlatacak özgün bir hikâye ne yazık ki bozdular.