bu diziyi 8 sezon izledikten sonra en ufacık bir ateşlenmede "ulan acaba ne tür enfeksiyon kaptım", "o ordan gider pıhtılaşma yapabilir şimdi aman allahım" diye düşündürür..
tarifi imkansız bir cümle. bir aşk-ı memnu dizisini gerçek manada ne kadar hayatımıza sokabiliriz içinde bulunduğumuz toplumun ne kadarı buna hazır. aşk-ı memnunun ne kadarlık bir gerçeği kültürümüzle uyuşmaktadır. acaba uyuşuyormudur. eskiden brezilya dizileri kültürümüzü yozlaştırıyordu şimdi sıra aşk-ı memnu ve vb dizilerde. gelsin boşanmalar gelsin aile olgusunun yok oluşu...
anne : anne bunlar gerçek değil, dizi!
anneanne : hanımın çitliiindekini mezardan nası çıkardılar?
a: anne hiç mezara girmedi ki!!
aa : başbakanı da çıkarsınlar o zaman ( başbakan: turgut özal )
a : o haberdi anneeeee!!
not: annemin anneannesi de erkek spiker çıkınca yanına sokulur çay içmeye davet edermiş. ailecek var bi şeyler...
Eğitimle falan alakası olmayan, kendimi de içine düşmüş halde yakaladığım durumdur. Hayırövünmek için söylemiyorum ama allaha şükür gayet eğitimliyim, oyuncu arkadaşım bile var 3-5 tane. ve fakat Yaprak DÖkümü'nde Ferhunde'nin eski erkek arkadaşı olan Holding patronu rolündeki adamın gerçek hayatta holdin patronu olamayabileceğine ihtimal dahi vermiyorum, veremiyorum...
(bkz: sözlüğü itiraf.com gibi kullanmak)
dizilerdeki aşkları gerçek sanmaktır, dizideki oyuncuların karakterine ve tipine bürünmektir*. platonik bir aşka başlarsınız, bir süre herşey senaryoyla paralel doğrultuda gitmeye başlar, dizide başrol oyuncusu kıza açılır, size bir gaz gelir, "yarın gidip konuşuyorum abi kızla" dersiniz. ancak haliyle siz kıvanç tatlıtuğ olmayınca yaşananlar da diziden bambaşka bir hal alıp, aşk-ı memnuyaprak dökümü 'ne dönüşür. göt olduğunuzla kalırsınız. hatta fazla kaptırırsanız yengenize teyzenize sarkma eğilimi gösterir, potansiyel bir ensest olabilirsiniz. aman diyim.