(bkz: çay erdal bakkalda içilir.) tüm dizi aleminde bundan daha felsefik bir cümle tanımam. düşünsenize çay diyor, erdal bakkalda içilir diyor. yani erdal bakkalı bulun diyor. halbuki erdal bakkal var mı gerçekte yok.. şu halde bu sözle adamlar bize bir amaç veriyor yani amaçsız yaşam olmaz diyor evet.
gülden: gören de çölden yeni döndü sanacak
ahmet: mecnun leyla için çölden geçmiş, derler. sonuçta biz de burada çöl geçmeye çalışıyoruz değil mi?
-----
Gülden: Daktilo hiç bana göre bir şey değil. Yani ben öyle taş, maş, kaş yazamam. Yani altı üstü bir daktilo canım...
Ahmet: Daktilo deyip geçme gülden, unutmayınız ki en büyük romanlar, en romantik şiirler, en unutulmaz filmlerde bir daktilodan çıktı. Ayrıca sizin o küçümsediğiniz ” k,a,ş ” harfleriyle sadece ”KAŞ” yazılmıyor, ”AŞK” ta yazılıyor. Ve o üç harf için bir gün değil, gerekirse bir ömür bile harcanıyor.
-----
Güneş ne vakit unutur doğmayı
Rüzgar ne vakit unutur esmeyi
Bu kalp ancak o vakit unutur kalpten, içten sevmeyi
------
Bir bakmışsın, dinlediğin şarkı, anılara gidiş dönüş biletin olmuş. *
Nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Şu aslında sorunun kendisi aslında o..
Nası biliyo musun:
Hani böyle evde yemek yersin ya. Çok sevdiğin bi yemeği yersin.. Onu çok seversin. Tadını da bilirsin onun. Sonra dışarı gidersin aynı yemekten orda da yersin.
Aynıdır yani malzeme aynıdır her şey aynıdır.
Yağı aynıdır böyle, ama tadı aynı değildir.
Bakarsın “eksik bir şey mi var” dersin.
Eksik bir şey de yok. Her şey tamam. Ama tadı aynı değildir ya.