bu dizileri çekenlerin hiçbiri adam gibi solcu bile değildir, yeni liboşlar, fettoşçular vsler. garip valla garip neden ülkücülere saldırıyor bu fettoşçular, sorosçular çoooook ilginç.
ülkücülerin içlerinde bulunduğu faşist ruhu işleyen dizilerin büyük bir doğrusu ve büyükte bir yanlışı olduğunu düşünüyorum. senaristlerin acilen gerçekleri görüp devrimcileri de hakettikleri şekilde ''martaval okuyan okumuş cahilller sürüsü'' olarak lanse etmesini bekliyorum. ülkeye hiçbir fayda sağlamayan bu sapık görüşleri savunan romantik katillerin acilen ülkeden kazınması, yerlerine insanlığa faydalı işlere imza atabilecek, ülkesini ve ülkesinin insanını seven yeni nesiller gelmesinin kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum.
belki de ülkücülerin komünistler gibi önce her boku yeyip de sonra karşılık alınca ühühühüh bizi dövdüler, bizi vurdular, bize işkence ettiler diye orda burda zırlamamasındandır.
televizyon kanalları tuvalet deliği gibi (teşbihte hata olmaz) boka benzer dizilerle dolu olursa her kesimden insan elbette yanlış tanıtılır. ayrıca kumanda sende izleme muhabbeti ise hikayeye çalan bir durumdur. çamurla dolu bir yolda ağaında bot olsa bu kezde ağağının dışı kirlenir bot eskir. yani kültürel aşınma meydana gelir.
kimin iyi kimin kötü olduğu kişiye göre değişir. nasıl ki bu ülkede fettuhlahçıların, devrimcilerin ya da milliyetçilerin yayın organları varsa **, yayınlanan dizilerin de yanlı olması çok normaldir. hele ki 80 dönemini * anlatan bi filmin tarafsız olması imkansızdır.
ülkücünün, devrimcinin nasıl iyisi kötüsü oluyor bilemem ama söz konusu dizi "bu kalp seni unutur mu" isimli diziyse. dizinin öykü yazarı bir kaç yıl öncesine kadar ülkücü olan mümtazer türköne'dir. yani bu dizide ülkücüler kötü gösteriliyorsa bunu gösteren mümtazer türköne'dir demek ki ciddi ciddi bir kötülük mevcuttur.
amcasının haberi olmadan gizli gizli yengesiyle fingirdeştiği bir diziyi yayımlayacak kadar kalitesiz, ahlaki değerlerden bir haber solcu kanalların demokrasiyi, bağımsızlığı öne sürerek oluşturduğu provakasyonun bir parçası.
bize amerikan uşağı diyorsunuz da ya siz neyin piçisiniz en azından bizim babamız belli diyerek ayar vermek istiyorum bu başlığın altındaki birkaç istisna hariç genel görüşe. amerika en azından sadıktır kendi yandaşını bırakmaz ortada. eğer ülkücüler amerikan uşağı olsalardı şimdi medyanın en az yarısı ülkücüleri savunuyordu. kaç tane dizi gördünüz ülkücülüğü savunan? kaç tane büyük iş adamı var ülkücü? ülkücüler bu milletin bin yıllık değerlerini savunmak için bu milletin bağrından kopan kimselerdir. tamam zamanında devletimize sadık olduğumuz için devletimizin yanında komünizme karşı savaşmış ve düşmanımın düşmanı olan amerika ile yakın ilişkilerimiz olmuş olabilir. sonuç ne oldu peki? devlet dediğimiz o yüce kurum çoktan istila edilmiş kandırılmışsa bizim suçumuz ne? bir onlardan bir bunlardan astık derlerken birini anladık devlete düşman kesim ama diğeri kim? bu devlet için devletin düşmanlarıyla savaşanlar. yediğimiz bu kazığa rağmen biz hala devletimizi kişiselleştirmedik suçu başa geçmiş hainlerde gördük ve devletimizi yine baş tacı ettik. durduk yere onun bunun gazına gelip de polise askere saldıran, sokakları ateşe veren, türkiye'yi ilk defa organize terörle tanıştıran, milleti eşitlik, ezilenin yanında olma masallarıyla kandırıp 1000 yıllık kültürümüze tamamen yabancı bir kültürü alttan alttan içimize sokan, insanların birbirine düşmesine sebep olan o komünist uşaklarının öyle masum ezilmiş kişiler gibi gösterilmesi kanıma dokunuyor. keşke amerika bizi destekleseydi de alsaydık elinizden şu medya gücünü. en son olarak da şunu söyleyim. biz kendimizi kimseye ispat etme zorunluluğu duymuyoruz. yeri gelir sizden çok nefret ederiz amerika'dan. bana işci memur yanlısıyım demeyin biz bizzat onlarız zaten. sadece sizin gibi aklı sıra amerika düşmanlığı yaparken rus uşaklığı yapmıyoruz. şahsi kanaatimce rusya mı amerika mı derseniz de emin olun rusya çok daha nefret edilesi bir ülke.
solcuların ağızlarının orospu gibi laf yapmasından kaynaklanan, can sıkıcı bir durum. bir taraf ülkeyi yıkmaya çalışıyor, bir taraf ülkenin gönüllü askerleri olmuş, ama kötü gösterilen tarafa bak...
solcuların ağızlarının orospu gibi laf yapmasından kasıtsa kendilerini acındırma politikaları, medyanın kontrolünü ellerinde bulundurmaları ve harbiden ağızlarının orospu gibi laf yapmasıdır. hani bilirsiniz; meydana çıkar devrimci mallar, amerika ya karşı sloganlar atarlar, ayaklarındaki nike ayakkabılar ile... işte aynen böyle bir durum. acındırırlar kendilerini ama işkencelerin o dönemde en fazla acı çeken ülkücülerdir.
hadi bu sağ-sol davasını geçtim. yeni nesil tarihi yanlış öğreniyor. milliyetçilere karşıt bireyler yetiştiriliyor böyle sikindirik dizilerle.
bir ülkenin nasıl sömürüldüğünü açıkca gösteriyor bu diziler. yıllarca vatan sevdalısı diye yaftalanan vatanımı seviyorum ayaklarına yatanların aslında ne mal olduklarını olduğunca güzel anlatılıyor. çek senet mafyalığıyla mazlum insanların haklarına nasıl geçildiğini, milliyetçilik adı altında yapılmadık zulüm bırakmayan, şiddet yanlısı barbarları gayet güzel tanımlıyor. ülkücü diye adlandırılan bu insanların ne kadar cahil cüheyla olduklarını, reislik adı altında bir emir komuta zincirine sıkı sıkı bağlı gerillalar olduğunu gözler önüne seriyor. sonuç itibariyle televizyonlar yalnızca gerçeği yansıtıyor. rahatsız olmaları pek de anormal karşılanmayacak bir durum. eminim diziyi izlerken kendilerini buluyorlar.
Kocasını boynuzlayan ve ondan hamile olan orospunun* hikayesi bu dizilerden biridir. ne kadar masum değil mi bu karakterler? ama ülkücüler, milliyetçiler çok kötü...
dizi senaristlerinin, yapımcılarının tarafsız olmamalarının neticesidir. Zira o dönem ülkücüler ne kadar suçluysa, devrimcilerde en az o kadar suçludur.
O kadar karışık dönemlerde bir tarafı itin götüne sokup diğer tarafı sütten çıkmış ak kaşık gibi göstermenin lüzumu yoktur. Sonuçta iki tarafta memleketi kan gölüne çevirmişlerdir. O dönemlerde yaşayanlar iyi hatırlar taranan kahvehaneleri, kesilen haraçları vurulan insanları. Bunları yapanda devrimcilerdir. Akabinde gelen darbeyi halk gerçekten sevinçle karşılamıştır.
tarafsız bir yapım arayanlar için; zincirbozan filmi tavsiyemdir.