bu düşünce kenan evren mantığıyla uyuşmamaktadır. kendisi "biz iki taraftan da aynı sayıda adam astık" demişti mesela, her iki tarafa da eşit ve adil davrandıklarını belirtmek için. adaletini yediğim. o değil de adam 2010'u da gördü be.
ülkücünün, devrimcinin nasıl iyisi kötüsü oluyor bilemem ama söz konusu dizi "bu kalp seni unutur mu" isimli diziyse. dizinin öykü yazarı bir kaç yıl öncesine kadar ülkücü olan mümtazer türköne'dir. yani bu dizide ülkücüler kötü gösteriliyorsa bunu gösteren mümtazer türköne'dir demek ki ciddi ciddi bir kötülük mevcuttur.
Devrimciler bu memleketin sokaklarını yabancı liderlerin resimleri, isimleri ve sloganları ile doldurduğu zamanlarda, ülkücülerin yabancı hiç bir ideolojinin de ideoloğun da adını anmamış, yalnızca içinde yaşadıkları halk'ın inançlarını savunmuş olmalarından mütevellit kuyruk acısının ekranlara yansımasından başka bir şey değildir. Bazı ahmakların bu dizilerin senaristlerinin kim olduğuna dahi bakmadan üstüne atladığı zokadır, ki bu ahmakların zokayı oral, anal her türlü yoldan almayı çok sevdiklerinin de göstergesidir.
o ağzınızdan düşürmediğiniz halk ve işçi sınıfı ile biraz barışık olsaydınız, o ülkücülerin gerçek halk çocukları, gerçek işçi sınıfı olduğunu anlayabilirdiniz.
lakin siz ağız ishali solcu zevat, yalnızca konuşmayı bilirsiniz.
dizi senaristlerinin, yapımcılarının tarafsız olmamalarının neticesidir. Zira o dönem ülkücüler ne kadar suçluysa, devrimcilerde en az o kadar suçludur.
O kadar karışık dönemlerde bir tarafı itin götüne sokup diğer tarafı sütten çıkmış ak kaşık gibi göstermenin lüzumu yoktur. Sonuçta iki tarafta memleketi kan gölüne çevirmişlerdir. O dönemlerde yaşayanlar iyi hatırlar taranan kahvehaneleri, kesilen haraçları vurulan insanları. Bunları yapanda devrimcilerdir. Akabinde gelen darbeyi halk gerçekten sevinçle karşılamıştır.
tarafsız bir yapım arayanlar için; zincirbozan filmi tavsiyemdir.