bir islam alimi olarak irdeleyip siz seçkin uludağ sözlük yazarları adına tanımıyla birlikte izah edeceğim konudur.
şimdi bakın, diziler ve filmler senaryolardan oluşur. senaryo nedir ? işte senaristin götünden uydurduğu senaryoya yer yer yönetmenin götünden uydurulan ilavelerin de eklenmesiyle birlikte ortaya çıkar ve ilgili dizi ila filmin konusunu meydana getirir. peki ya bu konu, yani senaryolar götten uydurulduğu için bir anlamda yalan değil midir ? dolan değil midir ? gerçek olmayan hikayeleri karakterleri yani yalanı izlemek hoş mudur ? koro halinde cevap veriyoruz, değildir. o yalan hikayeler uğruna ağlayıp göz yaşı dökmek, yalan olduğunu bile bile o filmden diziden etkilenmek yalana ortak olmak ve hatta bizzat yalan söylemektir. yalan ise bilirsiniz ki dinimizce mekruh hadiselerdir. o halde senaryosu gerçek hikayeden oluşmayan dizi ve filmleri izlemek günahtır. sadece ve sadece senaryosu gerçek hikayeden derlenmiş ise günah değildir, caizdir.
dizi ve film izlemek büyük günahtır, dizi ve film izlemenin günah olduğunun yazılması da günahtır, bunun sözlüğe yazılması çok daha büyük günahtır. yok yok caizdir. yok yok yok saçmadır, acaba saçma mıdır?evet evet saçmadır. *
cahil toplumda yetişmiş asosyal bir cahilin açabilitesi olan konudur. yalan birini kadırmaktır , inandırmaktır , günaha girmektir. hiç olmayan bir şeyin olduğunu sanki görmüş gibi söylemektir. hiç kitap okumayanlar anlamaz bunu , çocukluğunu o yalandan dediği kıytırık cin aliyle geçiren birisi yalanın içinde büyüdüğünü ancak akşama kadar televizyon izleyerek anlarsa , bu derece sapkınlığa uğrayabilir. kaşağı diyorum , diyet diyorum , ömer seyfettin diyorum , yaşar kemal , orhan kemal diyorum , yaprak dökümü diyorum.
fatmagül'ün suçu ne demek istemiyorum , kalkıpta bunun üzerine tez yazmaya kalkan olabilir.
enteresan düzmantık, bu mantıkla; sözlük sanal alemde ise ve sanal alem gerçekte yeri olmayan zihinde tasarlanan kelime anlamına sahipse yalan olacaktır şimdi manuel calavera yı kendi mantığı ile sözlükten defolup gitmeye davet ediyorum.
abartılı bir yaklaşım olsa da başka açılardan doğruluk payı vardır. gerçek hayatta kabul edilemez bir çok şey dizilerde olağan gösteriliyor (aldatma,riya,fitne,fesat) bu da toplumun psikolojisi açısından oldukça zararlıdır. ayrıca diziler çoğu zaman başka amaçlara da hizmet ederler. mesela diziler ağadan paşadan geçilmez. bu da izleyenler açısından, özenme sureti ile günaha sürükler. her dizi arası reklamlar da banka kredilerinden söz edilir. banka sahipleri aynı zaman da televizyon sahipleridir. özendirme psikolojisi ile insanları devamlı kendi pazarlarına çekerler. dünya da mutluluğun kaynağı para değildir! dizilerden tutun da facebook a kadar herşey parayla mutlu olunabileceğine kanalize etmektedir. oysa ki daha çok para daha çok günah demektir.