Türk dizilerinin ticari kaygı dolayısıyla uzadıkça uzaması sebebiyle artık bir noktadan sonra tıkanıklığı giderme amacı başvurulan yöntem.
Dizi tıkandı, herif kıza madik attı, kız herife sinirlendi, ne yapalım? Hemen bir araba içi ağlak sahne, kadrana yakın bir çekim. Hooop, ardından da kaza, sonra bilmem nerede bilmem kim kaza yaptı, yakını mısınız? Koş hastaneye...
Sonrası kolay, işler sarpa mı sardı? Hafızasının belirli bir bölümünü kaybettir.
Çok konuşmaması mı lazım? Sakat bırak.
Daha da mı çok konuşmamasını istiyorsun? Sakat ve dilsiz bırak.
Hele hele son dönem dizilerimizin hemen hepsinde bu kaza olayına bir girişildi. insan sevdikleriyle tartışmaya korkar olacak nerdeyse.
takip eden bir kaç bölümün hastanede geçeceğine dalalettir. fena halde sırıtan doktorlar, hemşireler, hasta bakıcılar ve bilumum figüran. tel tel dökülen bir oyunculuk.
Al işte, şimdi de Melekler Korusun adlı dizinin final sahnesinde bir kazaya denk düştük. "Başka çıkış yolu yok mu bu dizilerde?" diye sormadan duramıyor insan. Ya da durulur aslında, niye durulmasın?
diziyi uzatmak için yapılan manevralardan sadece bir tanesidir bu. asıl takıldığım bu değil, bir dizi karakterinin ölümü.
en az 4 bölüm öldü ölecek durumları ve cenaze işleri ile geçiyor. 4 bölüm, bildiğin bir ay. bu ölü ölemezken senaristler hem diziyi uzatmış oluyor hem senaryoyu topluyor.
sevgili senarist, sen diziyi toplayacaksın diye ben 4 bölüm işkence çekmek zorunda mıyım?