diyojen'e bir gün sormuşlar:
+ üstad, bir insanın akıllı olduğunu nasıl anlarsın?
bilgin cevap verir:
- konuşmasına bakarım.
+ ya hiç konuşmuyorsa?
cevap çok gecikmez:
-o kadar akıllısına hiç rastlamadım.
fıçısının içinde yaşayıp gündüzleri elinde fenerle neden dolaştığını soranlara " adam arıyorum, adam." yanıtını veren, şu meşhuur "gölge etme başka ihsan istemem senden." sözünün de sahibi sinoplu filozof.
dünyanın nimetlerine ve yaşayışına zerre kadar önem vermeyen filozofun filozofluğuna da yakışır biçimde verdiği yanıtlar da pek ünlüdür.
Zenginliğinden ve kibrinden başka bir şeyi olmayan bir adamla, birinin yol vermeden geçemeyeceği dar bir sokakta karşılaştıklarında adamın:"ben bir serseriye yol vermem." demesi üzerine: "ben yol veririm." yanıtıyla da lafını sokmuştur rivayete göre.
zamanında Platon'un "insan iki ayaklı kılsız bir hayvandır" dediğini duyunca eline bir tane tavuk almış, tüylerini yolmuş ve Platon'un bu tavuğu insan olarak akademisine kabul etmesini ya da hatasını kabul etmesini talep etmişti. Platon bu argümanı haklı buldu ve bir hata yaptığını kabul ederek, kendisini düzeltti: "insan tüysüz, iki ayaklı ve geniş düzgün tırnakları olan bir hayvandır."
Evinin kapısının önünde '' Bu kapıdan içeri kötülük girmesin'' yazan birinin evine bakarken, ev sahibine '' Peki evin sahibi nasıl buradan girecek o halde?'' diyerekten sağlam ayar vermiş adamdır. Ayrıca agoranın ortasında mastürbasyon yaptıktan sonra ''Keşke açlık da mideyi böyle ovuşturunca geçse'' diyen akıllı mıdır ahlaksız mıdır belli olmayan aşmış bilgedir. * (Kaynak k dergi)
fıçının içinde yaşayan romalı ünlü filozof.nası gidiyo ve türevi sorulara yuvarlanıp gidiyoruz demesi olası ve kinaye ötesinde kalan, büyük iskendere verdiği ayarla (bkz: gölge etme başka ihsan istemez) beni benden alan karizmatik insan.
Bir gün Büyük iskender şehirde gezerken, fışı içinde, bir çul ve bir ekmek torbasıyla köpek gibi yaşayan Diyojen’i görür. Yanındaki adamlara, bu adamın kim olduğunu sorar ve Diyojen’in bir filozof olduğunu öğrenir. Felsefeye karşı sevgisi bulunan iskender, fıçıya yaklaşır. Güneşin vurduğu fıçı içinde Diyojen mayışmış bir şekilde yatmaktadır. Büyük iskender Diyojen’e kendini tanıtır ve kendisinden bir şey isteyip istemediğini sorar. Aldığı cevap tarihe geçer. Diyojen, koskoca ve zengin bir devletin imparatoru Büyük iSkender’e sadece “Gölge etme, başka ihsan istemem” der.
''memlektini güzel bulan insan daha yolun başındadır, her yeri kendi yurdu gibi gören insan güçlüdür ama bütün dünyayı yabancı olarak gören insan mükemmeldir'' diyen, st. victor'lu hugo'nun pek sevdiği filozof..
platon "çılgın sokrates" demiş ona.. her mevsimde yalınayak dolaşmış, harmanisine sarınıp tapınak kapılarında yatmış ve fıçıda yaşamış filan işte.. seviyorum, hastasıyım!
M.Ö. 411, 412 veya 413 yılında, Sinop'ta dünyaya geldiği bilinen tarihte Sinoplu Diogenes(Diyojen) diye ün yapan bu Kinik filozof, asıl mesleği kuyumculuk olan ve parayı çok sevdiği için kalp para basan bir kalpazanın oğludur. Babası kalp para bastığı için Sinop'tan sürülmüş, baba oğul Atina'ya gelip yerleşmişlerdir.
Diogenes, Atina'da umduğunu bulamamıştır. Babası ile birlikte çok sıkıntı çekmiş, sefalet içinde yaşamıştır. Antishene'i tanımadan önceki hayati sefalettir, açlık, rezillik ve korkunç sıkıntılarla ilgili günlerin anıları içindedir; dostsuz, arkadaşsız ve himayesiz kalan bu kişi farelere imrenecek kadar yokluklar içinde kalmış, bir gün yiyecek bulmak için koşturan bir fareyi görünce: " Hele bak bu hayvan Atinalıların mutfağına girmeyi biliyor da ben onların sofralarına oturamamak talihsizliğindeyim" diye bağırmıştır. Ve o andan itibaren hayvanların yaşamını doğaya daha uygun bularak onların yaşamına özenmiştir. Bu arada Antisthene'in doğaya uygun yaşama çağrısını işitmiş ve ona koşmuştur. Bu inatçı adamın inadı ve ısrarına dayanamayan Antisthene yeminini bozmuş ve yeniden öğretmenliğe başlayarak Diogenes'i yetiştirmiştir.
Diyojen bir sürgündü, kötü bir suçla suçlanmış bir adamın oğlu idi, her yerde ve herkes tarafından itilmiş, terzil edilmiş, hakaret ve istihkarla karsılaşmış; sefaletin her çeşidini tatmıştır. Onda güçlü bir irade, kararlılık ve cesaret vardı. Üstelik çok iyi konuşuyordu, üstün ve pırıl pırıl bir zekaya sahipti. Bütün bunlar Antishene'in bu öğrencisine kendi felsefe ve öğretisini telkin, onu eğitmek için yeterlidir.
Özel hayatında fakirlikten başka bir şey yoktu. Çok zaman kirli ve pis elbisesi ile ayrıca köpek derisine benzeyen mantosu ile dolaşır, geceleri heykel diplerinde ve sokak köşelerinde yatardı. Bir keşkülü, bir fıçısı ve bir sopası vardı. Fıçının içinde yasaması herkesi şaşırtıyor, kendisine sual soranlara da köpek olduğunu söylüyordu. Fıçısından başka bir de çanağı vardı, başka eşya kullanmıyordu. Fakat bir gün bir çeşme başında avucu ile su içen bir çocuğu görünce, elindeki masrafa çanağı kırıp attı ve "Bu çocuk bana fazladan eşyam olduğunu öğretti" diye söylene söylene uzaklaştı.
Diyojen aşırı gururlu bir insandı ve herkesi küçümserdi. (!) Sıradan insanlardan nefret eder ve hepsini o derece küçük görürdü ki, bir öğle vakti elinde fener "bir adam arıyorum" diye bağırarak Atina sokaklarında dolaşmış, böylece Atina'da adam görmediğini anlatmak istemiş. Her şeye rağmen Atina'da sayılan bir insandı, krallar bile onun ilmine, zekasına ve kişiliğine hürmet ederlerdi. Corinth'e gelen Büyük iskender, Diyojen'i ziyaret etti ve bir dileği olup olmadığını sordu. O ise bu soruya "Evet var, gölge etme başka ihsan istemem." yanıtını verdi.
Kış günleri çıplak ayaklarla karlar üzerinde dolaşır, donmuş heykelleri kucaklar, vücuduna zulüm ederdi. Eflatun (Plato), ona Çılgın Sokrat (Sokrates) derdi. Servet ve varlık düşmanı idi ve bunların erdeme (ahlakin övdüğü iyilikçilik, acıma, alçak gönüllülük, yiğitlik, doğruluk gibi niteliklerin adi, fazilet - virtue) ters düştüğünü iddia ederdi. Zamanın felsefe (madde ve yaşamayı ve bunların dünya, toplum, ruh gibi türlü belirtilerini neden, ilke, amaç bakımından inceleyen zihin çalışması ve bu çalışmanın verimi. 2. Görüş, düşünce sistemi - philosophy) okullarına da dokunmaktan çekinmeyen çekinmeyen bir tabiata sahipti. Günün hatiplerine "zamanın uşakları" tabirini uygun görür, Eflatun'un öğretimine "zaman kaybettirme" derdi. Eflatun ona "Çılgın Sokrat" demiştir. Servet ve varlık düşmanı olan Diogenes bunların erdeme ters düştüğünü iddia etmiştir. O'nun felsefesine göre iki disiplin vardır.
1-Ruh disiplini, 2-Beden disiplini.
Çok güzel konuşan, üstün zekası ile herkesi etkileyebilen bu ünlü Kinik filozof bütün gariplik ve anormal hal ve tavırlarına rağmen saygı görmüş, ölümünden sonra Onun adına Korintoslular bir sütun, Sinoplular da bir heykelini dikmişler, adını ve anısını yaşatmışlardır.
Diyojen e sorarlar:
- üstad, bir adamın zekasını nasıl anlarsın?
- konuşmasına bakarım.
- peki ya hiç konuşmazsa?
- henüz o kadar akıllısına hiç rastlamadım.