Diyarbakır Emniyet Müdürü Recep Güven, Üsküp'te göçe zorlanan bir ailenin çocuğu olduğunu; bölgede boşaltılan köylerle sorunun bu hale getirildiğini kaydetti. Empati ve özeleştiri yaptığını belirten Emniyet Müdürü Güven, "Bir ölen teröriste ağlamayan, insan değil. Bir teröristi, entegre edemiyorsak, devlet değiliz. Bir çocuğun dağa çıkmasını engellemiyorsak suç bizdedir" dedi. http://www.haberturk.com/...yet-mudurunden-flas-cikis
büyük ihtimalle yakında ya öldürülür ya da ayağı kaydırılır.
bizim "bir teröristi, entegre edemiyorsak, devlet değiliz. bir çocuğun dağa çıkmasını engellemiyorsak suç bizdedir" diyebilen daha çok "idareci"miz olsaydı bugün bunları yaşıyor olmazdık.
bir de başlık recep güven başlığına taşınsa daha iyi olur. gammaz arkadaşlardan ricamdır.
"ölen terörist için üzülmüyorsanız insan değilsiniz" diyen diyarbakır emniyet müdürü için savcı, takipsizlik kararı vermiş. yerinde bir karar, katılıyorum. emniyet müdürüne sert çıkanlar 'terörist' ve 'üzülme' kavramlarının birbiriyle uyumsuzluğu üzerinden hareket ediyorlardı, hiç şüphesiz. oysa ki, emniyet müdürünün mesajının alt metinleri okunabilse, bu türden bir sığ ve düz yaklaşımdan uzak bir niyeti olduğu görülebilirdi. nitekim emniyet müdürü, ölen örgüt mensuplarının geldiği ve bulunduğu noktayı değil, o noktaya nasıl geldiklerini yani süreci kastetmişti. aslında, bu çocukların geldikleri son noktada, genel anlamda sorumluluğumuz olduğunu işaret ediyordu. geldikleri noktayı savunmuyordu yani. ama bizdeki yerleşmiş genel düz algı, sadece bir cümleye odaklandı ve diğerlerini değersizleştirdi. 'algıda seçicilik' böyle bir şey işte. sözün özü; bu türden düşünceleri olan ve hatta bunu dile getiren insanların sayısının çoğalmasıyla düzelir bazı şeyler. düzelecekse eğer.