gündemi işgal etmeye çalışan kişilerin aklı başında olmadan söyledikleri sözlerden birisi.
+aaa kamera kameraaa..
-buyrun efendim bir şey mi söyleyecektiniz? siz ...nın eşi değil misiniz?
+evet evet benim o.. şimdi ne desemde gündemde kalsa ki haberlere falan çıkamam yoksa.
-buyrun efendim zaten bize de haber lazım gündemdeki olaylarla ilgili olabilecek bir şey olsun.
+o zaman diyarbakır kesin olsun işin içinde..
+tamam tamam buldum, diyarkabırın ismini değiştirelim.
istanbulun adı mehmed olsun,ankara da cemal,izmire nurettin yaraşır,antalyaya hüseyin.
diyarbakır 1000 yıllık türk yurdudur anadoluya türklerin giriş kapılarından biridir 1000 yıldır da türk kültürü hüküm sürmektedir(hatta proto türkler olarak sümerliler döneminide hesaba katarsak 6 7 binyıldır kültürel izlerimiz buralarda da bazıları tarihi gerçekleri gülünç bulmaktadır hatta tamam ozaman herkes türktür diyen cahil pişmiş kelleler de pek çoktur) ancak son 70 80 yılda her nasılsa diyarbakırın roma vilayeti konumuna dönme çabaları başlamıştır.
kürt halkının kendini bizden hissetmesi gerektiğinin altını çizen cümle. o zaman doğu ve güneydoğuda ki köylerin, dağların, akarsuların isimlerini de kürtçe yapalım da milletimiz zorluk çekmesin.
istanbul konstantinopol olsun düşüncesinden farkı yok 1922'de bunu söyleyenlerin başına gelenleri herkes biliyor.
(bkz: ütopya)
(bkz: kurtuluş savaşı)
(bkz: izmirden denize dökülmek)
edit:
kürtlerin sürekli bişey istemeleri sıktı artık beğenmiyorsanız gidin kerkük'ün adını amed yapın.
istanbul konstantinopol olsun düşüncesinden fersahlarca öte bir düşüncedir. eğer diyarbakır bu anlamda kullanılacaksa türköne'nin diyarbakır edessa olsun demesi gerekirdi, ki kendisi diyarbakır'a amed denebilir niye olmasın şeklinde konuşmakta, ülkücü geçmişine karşı çıkabilme aydınlığını göstermektedir. döneklik eğer iyi yöndeyse erdemdir, yanlışında ısrar etmemektir ama türk halkı ne yazık ki yanlışında ısrar etmeyi erdem sayar. diyarbakır'ın çok büyük çoğunluğunun kültüründe o şehrin adı amed ise bu sosyolojik yönden tartışılabilir bir olgudur, türköne de bu yönden bunun tartışılabilir olmasını vurgulamış, bir yandan da tunceli-dersim ilişkisinin temellerine göz kırpmıştır.