imam fakiri'ye göre peygamber efendimiz evinde pişen yemeklerin sulu yapılmasını ve bu yemeklerin yanında ekmeğin bol tutulmasını ister, bol ekmeği yemeğin suyuna banarak yemeyi müminlere tavsiye ederdi.
diyanet işleri de bu alimin hadisini baz alarak vatandaşlara tavsiyede bulundu.
fakat görüyoruz ki bugün insanlar "ekmek sakıncalı" diyerek yemeklerini az ekmek tüketerek yiyorlar, bu da halkımıza çok pahalıya maloluyor. halbuki suyu bol yemek yapıp, bu yemeğe bol ekmek banıp yeseler az yemekle çabuk doyabilirler ve bu da çok ucuza malolur. böylece ümmetimiz boğazından kısarak daha çok vergi ödeyebilir, devletimizi yönetenleri çok daha fazla mutlu edebilirler.
işte görüyorsunuz hadislere bağlı yaşayınca ne kadar da kolay oluyor her şey.
geçen ulusal bir kanalda "kıymasız, ekmekten yapılan" köfte tarifi veriliyordu. merak edip dinledim. adamlar ciddi ciddi 15 dk boyunca hamurdan yapılan köftenin ne kadar sağlıklı ve orjinalinden daha besleyici lezzetli olduğunu anlattılar.
çoban öğle yemeği olarak tasa süt koymuş bir elinde ekmek, diğer elinde tahta kaşık..tam kaşığı tas içindeki süte daldıracak bir yılan çobandan önce davranıp kafasını süt dolu tasa sokmuş. çoban tahta kaşıkla yılanın kafasına vurARAK;
-ekmenen ye şunu ekmenen!
Milletin parası sürdürülen bir makam mevki sahibi olup lüks şatafatlı yaşam süren...
Neyse, bana ne kimin neye inandığı neyi temsil ettiği...
Benim Allah'ım benim dinimi hiçbir insan makam mevki bu yeryüzünde temsil edemez, kendini Allah'ın ortağı sözcüsü yerine koyup helal haram dine uygun uygun değil kararı veremez.
Bunun için bu konuda konuşmak bana düşmez.
insanların dinine neye inandığına karışmamak lazım.
bir allahın kulu da "dur lan linke tıklayayım tam olarak ne demiş" diye sorgulamamış. hemen veryansın. ah bizim sorgulamacı(!), aydın(?) gençlerimiz ahh..