üslubuyla beni mest eden ve kendimi neredeyse dil konusunda bir hiç olarak görmeme istemeden de vesile olmuş yazar kişi. özenerek yazdığını farkettiğim andan itibaren her kelimesine müptela kesildim. susmaması dileğimle...
rumuzu amacını yansıtıyorsa, tehlikeli bir yazardır.
bir adet entrysini okudum şimdiye kadar, karşılığında bir mesaj attım. konu neydi onu da unuttum. ama yazıldığı gibi fetullahçı, dinci, cart curt ise bu işi çok iyi beceriyor -ki ben de bu cemaatin içindeydim bir zamanlar-. beyin yıkıyorlar derler ya, aynen öyle. rumuz da bir garip. işkilleniyor insan.
ama yaftalamadan düşüneceksek (adetim değildir);
bana bir kaç gömlek fazla gelen yazar. 3-5 mesajlaşmada egomun ne kadar yüksek, söyleyemediklerimin ne kadar fazla olduğunu göstermiştir.
gerçi çalışmadığım yerden konuşuyor ama neyse.
çalıştığım bir vakit rakı masasına meze etmek isterim sohbetimizi.
ha bana bol gelen sana dar gelir bilemem onu?
ama bu sohbet dar gelse de çekilir.
kendisiyle konuşun, kendisini konuşturun.
düşünmeden yaftalayın. hem siz bir şeyler öğrenirsiniz, hem yanlışlarını görme şansı yakalar.
subjektiflik akımının son yazarı; dogmaya karşı olucam diye ota boka batan insan.
dedikleri ve savundukları şuna benzemektedir;
uludağsözlük esasında ekşi'den önce vardı; valla.
zall apple'da çalışmakta iken gezmeye california'ya gelen sedat kapanoğlu (bkz: ssg) , burada bir türk varmış diyerekten zall ile bir görüşme gerçekleştirir. memleket hasretiyle yanan zall; sedat'a fikirlerinden bahseder, içten içe bill gates hayranı olan sedat'ın aklına zengin olmanın yolu o anda gelir, arasını zall ile kanka derecesine yükselten ssg; zall'ın php'de yazdığı kodları alır, aptal gibi asp'de baştan yazar ve ilk sözlüğü kazandırır, ama o kodlar esasında zall'a aittir. he derseniz ki php kodlar nasıl asp olan bir sitede zall'a ait oluyor işte orası da öyledir yani, subjektiflik bu işte dogmatik değil o kodlar. nese efenim, bunu gören zall uludağ'a döner ve klon bizim ki olsun der herkes de öyle sanar.amaa değildir işte öyle, bu tarihi belgeyi de tüm dünyadan önce hatta ssg'den bile önce öğrendiğim ve uydurduğum için götüme teşekkür ederim..
çakralarımın kapalı olduğu, sinirimin kaf uykumun kef de bulunduğu şu günde hoş bir muhabbetle gönlüme su sepmiş insan. yoksa akşama kadar gülemeyeceğim diye hayıflanıyordum sinir stres ile.
ayriyetten bu komodo ejderinin şahsına munhasır anlatımına, entelektüel mertebesine hayranım.
"oğlu kafelerde bildiri dağıtan çiftçi oğlunun alttan aldığı dersleri düşünüyordu" derken köylünün karşısına sorsanız onun için mücadele ettiğini düşünecek oğlunu koyabilmiştir, tebrikler. gören de oğlu fabrikatör olup insanları sömürüp, kendi babası gibi bi' sürü sömürülecek adam yarattı sanır. çiftçiye sahip çık ama dibine düşmeyen oğlunu harca!? hayret ki ne hayret.
