divan ı lügatit türk

    10.
  1. eldeki en eski türkçe dilbilgisi kitabıdır ama yazarı bu kitaptan önce cevahirü'n-nahv adlı bir eser kaleme almış olduğunu ve konusunun türkçe dilbilgisini olduğunu söyler. bahsedilen kitap halen kayıptır. bulunsa türk dilinin en büyük hazinesi olacağına kuşku yoktur. muhtemelen moskova'daki eğitim kurumlarından birinin derinliklerindedir.

    divan-ı lügatit türk adlı eserin ilk baskılarından birine (arap harfli baskı) şu adresten ulaşmak mümkündür: http://gereklitarama.bura...8/divan-lugat-i-turk.html
    5 ...
  2. 19.
  3. 11. yüzyılda yani bundan neredeyse 1000 yıl önce yazılmış eserdir. bugün bazı aklı evvellerin yetersiz buldukları türkçe'nin ilk sözlüğüdür. içinde yaklaşık 7500 sözcük vardır. 7500 sözcük de bugün bile pek çok dilin sözcük sayısından çok fazladır. öyle ki bugün çoğu dil uyduruk sözcükler kullanmakta ya da diğer dillerden sözcük alıp gerçek anlamından değişik bir anlamda kullanmaktadır.

    atalarımızda da bizde olduğu gibi yabancı hayranı yöneticiler varmış işte. adamlar 7500 sözcüğü bırakıp yerlerine önce arapça ve farsça sonrasında ise rumca, fransızca ve ingilizce sözcükler kullanır olmuşlar. özellikle osmanlı devleti döneminde türkçe'ye kara humma muamelesi edilmiş, dilden atmak için her yol denenmiştir. sonucunda türkiye türkçesi kör ve topal kalmıştır.
    4 ...
  4. 1.
  5. kaşgarlı mahmud tarafından bağdat'ta yazılan türkçe - arapça bir sözlüktür.
    türkçe'nin bilinen en eski sözlüğü olup, batı asya yazı türkçesi hakkında var olan en kapsamlı ve önemli dil anıtıdır.
    4 ...
  6. 17.
  7. kaşgarlı mahmut'un 64 yaşında tamamladığı, oluşturma sürecinde gezilmedik türk diyarı bırakmamaya çalıştığı, içinde bulunmadığı topluluklardan özellikle bahsetmediği, dönemin türk boylarının dillerinden yemeklerine kadar bütün yaşayışlarına yer verdiği,türk edebiyatının eşsiz anıtı. ilk sözlüğü, ilk ansiklopedisi, ilk dil bilgisi kitabı.
    3 ...
  8. 14.
  9. kaşgarlı mahmud tarafından yazılmış ilk türkçe sözlüktür. arapça ve farsçanın yoğun kullanıldıgı dönemlerde, türkçenin arapçaya olan üstünlüğünü kanıtlamak amacıyla, yaklaşık 7000 kelimeden oluşur. araplara türkçenin zenginliğini göstermek amacıyla yazılmıştır. ayrıca; kitapta sadece kelimelerden bahsedilmez, büyük türk adamlarından, yapılarından da bahsedilir. yegane bir eserdir.

    edit & büdüt: buna da eksi veren arkadaş, sen aştın artık aştın kendini.
    4 ...
  10. 6.
  11. şu şekilde ilk sayfadan başlamıştır yazmaya;
    esirgeyen, koruyan allah'ın adıyla

    ''allah'ın, devlet güneşini türk burçlarından doğurmuş olduğunu ve türklerin ülkesi üzerinde göklerin bütün dairelerini döndürmüş olduğunu gördüm. allah onlara türk adını verdi. ve yeryüzüne hâkim kıldı. cihan imparatorları türk ırkından çıktı. dünya milletlerinin yuları türklerin eline verildi. türkler allah tarafından bütün kavimlere üstün kılındı. hak'tan ayrılmayan türkler, allah tarafından hak üzerine kuvvetlendirildi. türkler ile birlikte olan kavimler aziz oldu. böyle kavimler, türkler tarafından her arzularına eriştirildi. türkler, himayelerine aldıkları milletleri, kötülerin şerrinden korudular. cihan hâkimi olan türklere herkes muhtaçtır, onlara derdini dinletmek, bu suretle her türlü arzuya naili olabilmek için türkçe öğrenmek gerekir..''
    (bkz: ön söz)
    3 ...
  12. 33.
  13. önsözü efsanedir.

    “Allah’ın, devlet güneşini Türk burçlarından doğurmuş olduğunu ve Türklerin ülkesi üzerinde göklerin bütün dairelerini döndürmüş olduğunu gördüm. Allah onlara Türk adını verdi. Ve yeryüzüne hâkim kıldı. Cihan imparatorları Türk ırkından çıktı. Dünya milletlerinin yuları Türklerin eline verildi. Türkler Allah tarafından bütün kavimlere üstün kılındı. Hak’tan ayrılmayan Türkler, Allah tarafından hak üzerine kuvvetlendirildi. Türkler ile birlikte olan kavimler aziz oldu. Böyle kavimler, Türkler tarafından her arzularına eriştirildi. Türkler, himayelerine aldıkları milletleri, kötülerin şerrinden korudular. Cihan hâkimi olan Türklere herkes muhtaçtır, onlara derdini dinletmek, bu suretle her türlü arzuya naili olabilmek için Türkçe öğrenmek gerekir.”
    3 ...
  14. 23.
  15. asıl yazılışı divânü lügati't-türk'tür.

    bulunuşu ise şu şekilde gerçekleşmiştir:

    ali emiri efendi, bir gün sahaflar çarşı'sında kitapçı burhan bey'in dükkanına uğrar. "yeni bir şeyler var mı?" diye sorar. kitapçı burhan,

    - bir kitap var ama, sahibi otuz lira istiyor, deyince ali emiri efendi kitaba bir göz atar ve bunun değil otuz lira, otuz bin lira bile değerinde bir kitap olduğunu anlar fakat kitapçıyı şımarmamak ve fiyatı pazarlığı bırakmak için nazlanır ve "dağınık bir eser, acaba tamam mı değil mi? hem yazarı kaşgarlı bir adammış, kimdir, necidir? belli değil. yine de bir eserdir, on beş lira veririm" der. bunun üzerine kitapçı:

    - benim olsaydı verirdim, sahibi otuz altın istiyor, almayacak olursanız sahibine iade ederim, cevabını verir.

    ali emiri, kitabın sahibinin eski maliye bakanı nazif bey'in akrabalarından yaşlıca ve yardıma muhtaç bir hanım olduğunu öğrenir. kitabı otuz liraya almaya razı olur, fakat üzerinde on beş lira vardır. paranın yarısını temin etmek için dükkandan ayrılmak istese de kitabın başka biri tarafından alınacağı korkusuyla ayrılamaz. birkaç dakika sonra dostlarından darülfünun edebiyat öğretmeni faik reşat bey'in oradan geçmekte olduğunu görür. onu hemen çağırıp gizlice "bana yirmi lira ver" der. faik reşat bey, çantasını açarak içindeki on lirayı verir ve kalanını da bir koşu eve giderek alıp gelir. böylece ali emiri efendi, otuz lira divânü lügati't türk'ü satın alır.
    3 ...
  16. 2.
  17. tam adı kitabu divani lugati't-türk'tür.
    3 ...
  18. 29.
  19. Kitap bir yerde 6 tl bir yerde cildi yok stok birmiş bir yerde 360 tl yok mu bu kitabın tüm ciltlerinin olduğu ve satıldığı bir kitapçı.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük