bir kristalin mükemmel iki bölümü arasında yapı düzeni bozulmuş bir bölge anlamına gelir ve kristalin kaymış bölgesiyle kaymamış bölgesi arasında sınır oluşturan çizgisel hata olarak tanımlanır.
Bir kafes sisteminde atomların en sık bulunduğu doğrultulardan birer düzlem geçirilecek olursak, bu düzlemlere kayma düzlemi denir. Bunlar hayali düzlemlerdir, gerçekte herhangi bir şekilde böyle bir düzlem yoktur. Yalnızca sistemde atomların daha sık bulundukları tabakalar mevcuttur. Malzeme kalıcı bir şekil değişikliğine zorlandığında, atomların daha sık bulundukları tabakaların bozulması daha zor olacağından, daha aralıklı ve daha az sıklıktaki tabakalar öncelikle ve daha kolay bozulacaktır. Yani atomların yer değiştirmeleri, sık tabakaların birbirleri üzerinden kayması ile olacaktır. Bu şekildeki şekillendirme ancak düzenli atom dizgisine, yani kafes sistemine sahip malzemelerde düşünülebilir. Ayrıca, kayma düzlemi mekanizmasının çalışabilmesi için, atomlar arası bağların metal bağı türünden olması gerekir. Kovalent veya iyon bağında atomları birbirleri üzerinde kaydırma olasılığı yoktur. Bunlar kuvvetli bağlardır ve ancak bu bağları kopararak, malzemeyi kırarak atomlar birbirinden uzaklaştırabilirsiniz. Metallerde atomların yer değiştirmesiyle bağları bozulmaz. Atomlar sadece bir kafes hücresinden-aynı nitelikteki- diğerine aktarılmış olurlar. Van der Waals bağın bulunduğu, örneğin plastiklerin bir kısmı (termoplastlar) da plastik şekillenebilmelerine karşın kafes sistemine sahip olmadıkları için kayma düzleminden söz etmek mümkün değildir.
Belli bir kafes sisteminde birim alanda en sık atom varlığına sahip tabakalar birinci sınıf kayma düzlemleridir. Ondan daha az sıklıktaki düzlemler ikinci sınıf, daha da az sıklıktaki düzlemler üçüncü sınıf vs. kayma düzlemleridir. Kaymalar öncelikle birinci sınıf kayma düzlemleri üzerinde gerçekleşir. Dolayısıyla en çok kayma düzlemine sahip kafes sistemi en kolay şekillenebilir malzemeyi verir.
Örneğin ymk kafeste, kayma düzlemi sayısı hmk ve sdh sistemlere oranla daha fazla birinci sınıf kayma düzlemi bulunur. Bu sistemin oktahedral yüzeyleri olarak düşünülen yüzeylerden bir düzlem geçtiği düşünülürse, bu düzlemin kübik hücreyi kestiği yüzeyler tetrahedral yüzeyleri olur. Her kayma düzlemine hücre başına altı atom düşer.
ideal bir kristalde kayma düzlemleri, kristali kat kat baştan aşağı kesintisiz olarak kapsar. Gerçek kristalde ise, kayma düzlemleri kesintisiz değildir. Her kayma düzlemi tanenin bir ucundan diğer ucuna ulaşmaz. içerilerde bir yere gelir biter. Bu durumu tanımlamak gerekirse;
; Ya kayma düzlemleri arasına kısa bir kayma düzlemi sıkışmıştır şeklinde,
; Ya da kayma düzlemleri arasında çizgisel olarak boşyer yığılması vardır şeklinde ifade edilebilir.
Gerçekte dislokasyon oluşumu için her iki mekanizma da geçerlidir. Soğuk şekillendirme sonucu oluşan dislokasyonlar ilk sisteme, kristalleşme sırasında oluşan dislokasyonlar ise ikinci yani boş yer yığılması tanımı prensibine göre oluşur.
Bu açıklamadan sonra dislokasyonun tanımını yapmak kolaylaşır. Dislokasyon, kristalin kayma düzlemleri arasında bulunan kısa kayma düzlemlerinin, kristalin içinde kalan kenarları boyunca görülen düzensizliklerdir, ötelemelerdir.
Sanırım beni gavat yerine koymaya çalışan bir flörtüm var, bir zamanlar bana iş sahibi ol seninle evlenip gitcem buralardan diyen kız seviştiği başkasını anlatıyor bana. ilginç ve hala utanmadan yüzsüz gelmiş ne zaman gidiyoruz diyor.
Seninle benim gidecek bir yerim yok. Hayır kimsenin kimseyle sevişmesiyle de derdim yok. Ama benimle flörtleşip başkasıyla birlikte oluyor ve bunu bana anlatıyorsan benim seninle bir saatlik bir ilişkim bile olmaz.