kaçınılmaz bir eylem. eger lavabonun başında diş fırçalanıyorsa aynaya bakılmaz da nereye bakılır ki? eğer aynaya bakmıyorsam kendimden şüphe duyarım zaten. dişlerimi fırçalarken bir yandan bakarım gözlerime dudaklarıma, sonra dişlerime büyük bir zevkle dişlerimi fırçalarken ayna karşısında. bundan daha normal ne olabilir ki diye düşünürken de "acaba bende bir anormallik mi var ?"sorusunu umursamadan canım dişlerimi fırçalamak ister hemen. aynaya bakmaktan zevk almak ve diş fırçalamak...
o anda akıldan alakasız binbir düşünce geçer. acaba bugün işe giderken hangi kravatı taksam? daha yarım saat var 10 dakika daha kestirsem mi? dünkü yazışmaları yollamış mıydım? gibi ...
alışkanlık. hatta aynaya bakmayınca dişlerini gerçekten fırçaladığına bile inanamıyor insan. ille de bir ayna olmalı karşıda, o artistik fırça hareketlerini görmeli bu gözler, hayran kalmalı bu doğaüstü yeteneğe yer ve gök. fırçalama işi bitip de durulama safhasına geldikten sonra da devam ettirenler var tabi ama o kadarına da gerek yok.